Sitenin solunda giydirme reklamı denemesidir

Mutlu Olmak!...

GÜNDEM 29.03.2021 - 19:29, Güncelleme: 26.11.2022 - 01:09 2736+ kez okundu.
 

Mutlu Olmak!...

Çok basit bir başlık gibi geliyor değil mi?

MUTLU OLMAK... Çok basit bir başlık gibi geliyor değil mi?  Peki bu iki kelimenin altını doldurmak yazıldığı veya söylenildiği kadar basit mi sizce? Kişisel fikrimi sorarsanız, bence basit...ama bence!  Neden böyle söylediğime gelince; çünkü ben mutluluğu parayla pulla ölçmeyen, tartmayan ve onun esiri olmayan ve hatta maddiyatı araç olarak gören biriyim. Dünyevi hırsları olmayan, kendine yetebilmeyi ve sağlıklı olmayı büyük bir velinimet sayan biriyim.  Beni bir tebessüm, içten söylenen bir söz, içtiğim bir fincan kahve, ahenkle yapılan eş dost muhabbeti ve hatta neredeyse kuşun kanadı bile mutlu edebilir! Dedim ya, bu dünyaya ait çok büyük arzularım, delicesine veya şımarıkcasına olan doyumsuz heveslerim yok benim.  Bu açıdan benim için mutlu olmak çok kolay.  Gelelim genele bakıldığında gördüğüm tabloya, yani insanların gerçeğine;  Anlam veremediğim hırsları olan insanlar... "Hepsi, her şey benim olsun" diyenler, iyisine sahipken çok daha iyisini isteyenler, bu da yetmezmiş gibi katre katre fazlasını isteyenler... Dünyevi istekleri için ayak kaydıranlar, hizip yapanlar, aç gözlüler, bir türlü doymak bilmeyen nefisler, "onda var bende de olmalı!" ya da "o gitmiş ben de gitmeliyim, o almış benim neyim eksik!" diyerek hayatı kendine zehir edenler... Hep daha fazlası, her şeyin daha fazlası... Bu örnekleri gördükçe, bir ten ve bir bedenle var olan ve yine nihayetinde aynı şekilde göçüp gidecek olan insanoğlunu anlamakta zorlanıyorum.  Neyin telaşı bu? Neyin derdi? Neyin tasası? Başkasında olan bende olsa ne olur, olmasa ne olur! Başkası kadar başarılı olsam ne olur, olmasam ne olur!  Niye hep başkaları için yaşıyoruz veya yapıyoruz?Herkes kendinden sorumlu değil mi yaşadığı alemde? Niye kıskançlık yapıyoruz, niye birbirimizi çekemiyoruz, niye bir başkasının bizden daha iyi, daha mutlu, daha başarılı olduğunu kabullenemiyoruz? Niye bu kadar haset, fesat ve fitneyiz? Niye sürekli birbirimizin açıklarını arıyoruz? Niye bayağı ve ucuz hamlelerle birbirimizi alaşağı etmeye çalışıyoruz?  Bunları yaptığınızda, yani içten içe ruhlarınızı bu duygularla beslediğinizde karşınızdakini mutsuz etmek isterken, tam aksine, aslında kendinizin daha çok mutsuz olduğunuzun farkında değil misiniz? Niye kendinize bu saçma eziyeti yapıyorsunuz?  Üç günlük dünyada alıp veremediğiniz bunlar mı? Koskoca evren sığdırmış 8.5 milyar insanı da siz niye sığdıramıyorsunuz kalplerinize, birilerinin sizden daha iyi olduğu düşüncesini ve gerçeğini? "Bükemediğin bileği öpeceksin" demiş atalarımız. Söylenmiş bu sözün bir hikmeti vardır elbet diyerek, herkesi kendi bireysel hayatlarında ve sahip olduklarıyla mutlu olmaya davet ediyorum. İnanın bu zor bir şey değil!  Mesela ben "hayat düsturum" dediğim çizgimde dosdoğru yürürken, size de aynı şeyi yapmanızı ve kendi yolunuzda, kimselere takılmadan, kulak asmadan, emin adımlarla, bildiğiniz yolda yürümenizi tavsiye ediyorum. Size çelme takmaya çalışanlara karşı vereceğiniz en güzel cevap bu olsun.  Mutluluğun formülü çok basit, onu ısrarla ve inatla bilmem kaç bilinmeyenli denkleme dönüştürmeye çalışmayın! Unutmayın; gerçek mutluluk, sahip olduğunuz bütün özgürlüklerin toplamıdır. Başkalarını dikkate almaksızın, kendi özgürlük alanlarınızda yaptığınız ve yapacağınız her şey mutluluğunuzun anahtarı olacaktır. Esen kalın.
Çok basit bir başlık gibi geliyor değil mi?

MUTLU OLMAK...

Çok basit bir başlık gibi geliyor değil mi? 

Peki bu iki kelimenin altını doldurmak yazıldığı veya söylenildiği kadar basit mi sizce? Kişisel fikrimi sorarsanız, bence basit...ama bence! 

Neden böyle söylediğime gelince; çünkü ben mutluluğu parayla pulla ölçmeyen, tartmayan ve onun esiri olmayan ve hatta maddiyatı araç olarak gören biriyim. Dünyevi hırsları olmayan, kendine yetebilmeyi ve sağlıklı olmayı büyük bir velinimet sayan biriyim. 

Beni bir tebessüm, içten söylenen bir söz, içtiğim bir fincan kahve, ahenkle yapılan eş dost muhabbeti ve hatta neredeyse kuşun kanadı bile mutlu edebilir! Dedim ya, bu dünyaya ait çok büyük arzularım, delicesine veya şımarıkcasına olan doyumsuz heveslerim yok benim. 
Bu açıdan benim için mutlu olmak çok kolay. 

Gelelim genele bakıldığında gördüğüm tabloya, yani insanların gerçeğine; 

Anlam veremediğim hırsları olan insanlar... "Hepsi, her şey benim olsun" diyenler, iyisine sahipken çok daha iyisini isteyenler, bu da yetmezmiş gibi katre katre fazlasını isteyenler... Dünyevi istekleri için ayak kaydıranlar, hizip yapanlar, aç gözlüler, bir türlü doymak bilmeyen nefisler, "onda var bende de olmalı!" ya da "o gitmiş ben de gitmeliyim, o almış benim neyim eksik!" diyerek hayatı kendine zehir edenler...

Hep daha fazlası, her şeyin daha fazlası...

Bu örnekleri gördükçe, bir ten ve bir bedenle var olan ve yine nihayetinde aynı şekilde göçüp gidecek olan insanoğlunu anlamakta zorlanıyorum. 

Neyin telaşı bu? Neyin derdi? Neyin tasası? Başkasında olan bende olsa ne olur, olmasa ne olur! Başkası kadar başarılı olsam ne olur, olmasam ne olur! 

Niye hep başkaları için yaşıyoruz veya yapıyoruz?Herkes kendinden sorumlu değil mi yaşadığı alemde? Niye kıskançlık yapıyoruz, niye birbirimizi çekemiyoruz, niye bir başkasının bizden daha iyi, daha mutlu, daha başarılı olduğunu kabullenemiyoruz? Niye bu kadar haset, fesat ve fitneyiz? Niye sürekli birbirimizin açıklarını arıyoruz? Niye bayağı ve ucuz hamlelerle birbirimizi alaşağı etmeye çalışıyoruz? 

Bunları yaptığınızda, yani içten içe ruhlarınızı bu duygularla beslediğinizde karşınızdakini mutsuz etmek isterken, tam aksine, aslında kendinizin daha çok mutsuz olduğunuzun farkında değil misiniz? Niye kendinize bu saçma eziyeti yapıyorsunuz? 

Üç günlük dünyada alıp veremediğiniz bunlar mı? Koskoca evren sığdırmış 8.5 milyar insanı da siz niye sığdıramıyorsunuz kalplerinize, birilerinin sizden daha iyi olduğu düşüncesini ve gerçeğini?

"Bükemediğin bileği öpeceksin" demiş atalarımız. Söylenmiş bu sözün bir hikmeti vardır elbet diyerek, herkesi kendi bireysel hayatlarında ve sahip olduklarıyla mutlu olmaya davet ediyorum.

İnanın bu zor bir şey değil! 
Mesela ben "hayat düsturum" dediğim çizgimde dosdoğru yürürken, size de aynı şeyi yapmanızı ve kendi yolunuzda, kimselere takılmadan, kulak asmadan, emin adımlarla, bildiğiniz yolda yürümenizi tavsiye ediyorum. Size çelme takmaya çalışanlara karşı vereceğiniz en güzel cevap bu olsun. 

Mutluluğun formülü çok basit, onu ısrarla ve inatla bilmem kaç bilinmeyenli denkleme dönüştürmeye çalışmayın!

Unutmayın; gerçek mutluluk, sahip olduğunuz bütün özgürlüklerin toplamıdır.
Başkalarını dikkate almaksızın, kendi özgürlük alanlarınızda yaptığınız ve yapacağınız her şey mutluluğunuzun anahtarı olacaktır.

Esen kalın.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve korfezmanset.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.