Başkan Hürriyet İzmit'in tarihini ulusal medyaya anlattı
Marmara Depremi’nin ardından enkazlar arasında ortaya çıkan Herkül heykellerinin bundan sonraki akıbeti ile ilgili T24 habere konuşan İzmit Belediye Başkanı Fatma Kaplan Hürriyet, “Umuyoruz ki İzmit’in adı dünya arkeolojisinde önemli bir yer kazanacak” dedi.
İzmit, tarihi dokusuyla önemli kentler arasında yer alıyor. 1999 yılında meydana gelen Marmara Depremi’nin ardından enkazlar arasında ortaya çıkan Herkül heykelinin dünya üzerinde bulunan 7 Herkül heykelinden bir tanesi olduğu anlaşıldı. Bölgeden çıkarılan rölyeflerin ise dünya üzerinde örneği olmayan renkli rölyefler olduğu belirtiliyor. İzmit Belediyesinin girişimiyle 23 yıl sonra yeniden kazıların başladığı alanda bir saray kompleksinin bulunduğu anlaşıldı. Heykeller ilk defa geçtiğimiz Haziran ayında Kocaeli Arkeoloji Müzesi’nde sergilenmeye başlandı.
“DÜNYADA SES GETİREN BİR OLAY”
Söz konusu çalışmalar ile ilgili konuşan İzmit Belediye Başkanı Fatma Kaplan Hürriyet, “Çukurbağ; yıllardır İzmit’te konuşula gelen bir yerdi. 1999 yılında yaşanan deprem sırasında eserler ortaya çıkıncı bir çalışma başlatılmış. Daha sonra bu çalışmalar durmuş. Biz göreve geldiğimizde çalışma yoktu. Burası kentimiz için önemli bir nokta. O dönemde Çukurbağ’da ortaya çıkan Herkül heykeli dünya üzerinde bulunan 7 Herkül heykelinden bir tanesidir. Bu başlı başına tüm dünyada ses getiren bir olaydır. İlk önce ne olduğunu anlayamıyorlar. Bir inşaatın temelinden bir heykel parçası çıkıyor. Bulan işçiler ne olduğunu anlamıyor. Çöpe atacaklar, kamyona sığdıramıyorlar. Ayakların kesip, kamyona sığdırıp, çöpe atıyorlar. Sonra müzeye gelen ihbar üzerine bu heykelin ne olduğu anlaşılıyor” dedi.
“DÜNYA ÜZERİNDE TEK ÖRNEK”
Çukurbağ Mahallesi’nde kazılar devam ettikçe, bölgede bir saray kompleksinin de var olduğunun anlaşıldığını belirterek sözlerine devam eden Başkan Hürriyet, “Doğu Roma’nın başkenti Nikomedia’da imparatorların kendileri için yaptırdığı bir sarar bu. Bu saray kompleksinden çıkan rölyefler, heykeller, eşyalar o dönemin sosyokültürel yapısına ışık tutuyor. Başka bir önemli ayrıtın da şu; oradan çıkan rölyeflerin renkli oluşu. Aslında yapıldıkları dönemde bu eserlerin hepsi renkliymiş. Sonra bunlar yok olmuş. İşte Çukurbağ’dan çıkan bu rölyefler dünya üzerinde örneği olmayan renkli rölyeflerdir. Renklerini en iyi korumuş rölyeflerdir. Pigmentlerini kaybetmemiş dünya üzerindeki tek örnektir bu rölyefler.
“BAKANLIKTAN PROTOKOL ONAYI GELDİ”
’Bu duran çalışmaları nasıl harekete geçiririz; harekete geçirirsek bundan sonrasını nasıl yapmalıyız? Önce kurtarmak kazılarına başlatmayı kendimize hedef koyduk. Kurtarma kazıları bittikten sonra da bir arkeopark projesi başlatalım dedik. Tüm bunların projesini oluştur ve Kültür Bakanlığı’nın yolunu tuttuk. Defalarca gittik anlattık, sunum yaptık. Biz bu kurtarma kazıların sponsor olmak istiyoruz dedik. Bu süreç iki senemizi aldı. Marka patent çalışmalarına da başladık. Birçok ilgili ismi İzmit Belediyesi adına patentledik. Başka bir adımımız ise bir vakıf kurma oldu. Nikomedia Kazıları İzmit Kültür Sanat ve Eğitim Vakfı’nı kurduk. Biz bunları yaparken, bakanlıktan da protokol onayı geldi. Ve İzmit Belediyesi, Kültür Bakanlığı ile protokol yaptı.
“YENİ ESERLER GELDİ”
Kazı başkanlığının Müze Müdürlüğü olması kaydıyla, kazı danışmanlığını Prof. Dr. Tuna Şare Ağtürk ve kazının da sponsoru İzmit Belediyesi. Ve yürütücüsü de bakanlık. Her şey tamam olunca aktif kazılara da bu yaz itibariyle başladık. Alan güvenliğini aldık, bölgede kamulaştırılan bir evi yıktık, ardından da bir jeoradar taraması yaptırdık. Jeoradar taramasını yapan hocalarımız yerin altında çok ciddi eserler olduğunu söylediler. Yani kazıldıkça gelecek olan eserler. Bu yaz başlanan kazılarda da yeni yeni eserler geldi. Bazı rölyeflerin tamamlayıcı parçaları ortaya çıktı.”
“ADIM ATILMAYAN İŞİN TEMELİNİ ATTIK”
Kazıların daha hızlı yapılması için Nikomedia Kazıları İzmit Kültür Sanat ve Eğitim Vakfı üzerinden sanayicilerimizden destek isteyeceğiz, işbirliği isteyeceğiz. Ama şu dönem ciddi bir ekonomik kriz yaşanıyor. Birde siyasi ayrımcılığın vermiş olduğu korku var. Örneğin sanayici bizim herhangi bir projemize destek verirken bile korkuyor. Ama duyulmasın, ama görülmesin istiyorlar. İktidardan, büyükşehirden baskı yer miyiz diye korkuyorlar. Bence bu Çukurbağ kazıları İzmit’te çok şey değiştirecek ama hemen değil. Bu işler gerçekten çok sabır istiyor. Biz yıllardır konuşulan ama hiçbir şekilde adım atılmayan bir işin temelini attık.
“SOMUT ALAN YARATMAK İSTİYORUZ”
Somut bir adım attık. Şimdi bu aktif kazı bittikten sonra burada bir arkeopark projesi oluşursa, yani insanlar geldiğinde gezip göreceği bir alan oluşursa, bir Efes gibi bir yer oluşursa bu çok kıymetli olacak. Dünyanın gözü burada olacak. Sabırla bir somut alan yaratmak istiyoruz. Ayrıca Kasım veya Aralık ayında İstanbul Arkeoloji Müzesi’nde vakfımızın tekrar tanıtımını yapacağız. Bizim o dünyaya kendimizi tanıtmamız gerekiyor. Umuyoruz ki buradan çıkacak değerli eserlerle İzmit’in adı dünya arkeolojisinde önemli bir yer kazanacak” diyerek sözlerine son verdi.