Sitenin solunda giydirme reklamı denemesidir

SP İl Başkanı Mutlu ,

SİYASET 15.01.2021 - 13:52, Güncelleme: 26.11.2022 - 01:09 1434+ kez okundu.
 

SP İl Başkanı Mutlu ,

Saadet Partisi İl Başkanı Zafer Mutlu haftalık olağan basın açıklamasında,"Dünya ne yazık ki yeni bir yılı, iktidar hırsı ile gözü dönmüşlerin arsızlığına gülerek başladı" dedi.

Saadet Partisi İl Başkanı Zafer Mutlu haftalık olağan basın açıklamasında,"Dünya ne yazık ki yeni bir yılı, iktidar hırsı ile gözü dönmüşlerin arsızlığına gülerek başladı" dedi. Saadet Partisi İl Başkanı Zafer Mutlu partisinin il başkanlık binasında haftalık olağan basın açıklamasını gerçekleştirdi. Mutlu açıklamasında,"Yeni yılın ülkemize ve tüm dünyaya huzur ve saadet getirmesini diliyorum. Dünya ne yazık ki yeni bir yılı, iktidar hırsı ile gözü dönmüşlerin arsızlığına gülerek başladı.Siyasi iktidarla eksiğini kapayan, milletin sunduğu imkanlarla güç devşiren ve sonra da millete sertleşen zayıf karakterli insanlardan Allah devletleri de milletleri de korusun" dedi. "SÖMÜRGECİLERE KARŞI MİLLİ MÜCADELE HAREKETİ" Mutlu açıklamalarının devamında ise,"Milli görüş, bu tür hastalıklı ruhların, intikamcı yapıların millete zulmetmesini, eziyet çektirmesini önlemek üzere kurulmuş bir davadır. O günün koşullarına bakıldığında daha iyi anlaşılacaktır ki Milli Görüş Natocu sömürgecilere karşı bir milli mücadele hareketiydi. "HOCA NE YAPMAYA ÇALIŞMAK İSTEMİŞTİ" Erbakan Hoca, isteseydi o günlerde siyasete Adalet Partisi’nde devam edebilirdi. Hoca karşısına o günün merkez sağını alarak ne yapmaya çalışmıştı. Demirel ve Özal çizgisinin Hoca’dan rahatsızlık duymalarının sebebi neydi. Daha doğrusu Hoca neden Milli Görüş çizgisinde ısrar etti. Çünkü İsrail ve Amerika Türkiye üzerinden bölgeyi yönetmek istiyordu ve Hoca da bu şebekeyle mücadele etmek gerektiğine inanıyordu. "KÜRT DEVLETİ TEHLİKESİ" Hocanın elli yıllık hareketinin temeli budur. Natocu sömürgeci zihniyetin bölücülük politikalarına engel olmak. Çünkü bölgeye, Türkiye’nin doğusunda bir Kürt devleti tehlikesi üzerinden bir siyaset dayattılar. Memlekette çok yönlü terörü besleyen de destekleyen de Natolu Batı olduğu halde seksen yıl sağcılık adı altında siyasi iktidarlar Batının dümen suyundan çıkamadı. "BİZ ELLİ YILDIR SÖYLÜYORUZ" Bu bir sağ hareket de değildi. Türk sağını ne yazık ki inek sağar gibi sağdılar. Adı ve tabelası ne olursa olsun bu zihniyet yerli de değildi milli de hiç olmadı. Amerika’dan icazet alıp burada marşlar söyleyenlerin kimlerin değirmenine su taşıdığını bugün daha iyi anlıyoruz. Bu söylediklerimizi “biz” elli yıldır söylüyoruz. "YILLARCA MİLLİ GÖRÜŞE SALDIRDILAR" Arkasına Amerikayı ve Natoyu alanlar, askeriyle polisiyle, holdingleriyle gazeteleriyle yıllarca Milli Görüş’e saldırdılar. Milli Görüş, elli yıldır Nato kafaların asabını bozan bir hareket olmuştur. O günlerin manşetlerine bakarsanız Erbakan Hoca’ya, Milli Görüş’e kimler neden saldırıyordu, o zaman dost ve düşman, yerli ve milli kimlermiş anlarsınız. "İÇİMİZDEKİ AMERİKALILAR ÇIKTI" Böyle ihtiraslı ve iktidarda kalmak için her türlü tavizi veren adamlara ağır koşullarda kredi ve savaş oyuncakları satıyor ve millete yine sabır ve dua kalıyordu. Milli Görüş, Hoca ve bizler yıllarca bu mücadeleyi yaptık. Ama karşımıza doğrudan Amerikan elçisi ya da Nato subayları çıkmadı. Karşımıza çarşıda pazarda gördüğümüz, yüzümüze gülen içimizdeki Amerikalılar çıktı. Karşımıza kaymakamı, valiyi, jandarma komutanını, hakimi ve savcıyı çıkardılar. "GAZETELERE BEKÇİ KOYDULAR" Düşünebiliyor musunuz, yıllarca bu devleti ve bu toprakları Nato postalına ezdirmemek için mücadele vereceksin, karşına Türk bürokrasisi, Türk inzibatı, Türk yargısı çıkacak. Bu gerçeği yıllarca anlatamadık ve hala da anlatmaya çabalıyoruz. Bu gerçeği en yakınımızdakilere anlatmakta güçlük çekiyoruz. Çünkü bizim söyleyeceklerimizden korkanlar, sesimiz duyulmasın diye medyaya, gazetelere radyolara bekçiler koydular. "BİZİ ÖCÜ GİBİ GÖSTERİYORDU" Bunları yıllarca anlatamadık. Çünkü sesimizi duyurabileceğimiz radyoları, televizyonları ve gazeteleri de içimizdeki Amarikalılar yönetiyordu. Ve onlar da sabah akşam bizi öcü gibi gösteriyordu. Başbakan Erbakan 130 zam yapıyor, Hürriyet gazetesi “Kaynağı yok” manşeti atıyordu. Millet de sokakta bize soruyordu, “zam yapmışsınız ama kaynağınız yokmuş” diyordu. Biz de “aldın mı zamlı maaşını” dediğimizde “aldım da harcadım bile” diyen vatandaşa durumu anlatmakta, yaptığımız zammı, eline saydığımız parayı anlatmakta güçlük çekiyorduk. "BU SAĞ İKTİDARLAR MEZARDA MI" Size tarihi anlatamam. Bu insanlar nereye gitti. Bu sağ iktidarlar mezarda mı, o gazetecilerin hepsi hidayete mi erdi. Eski Türkiye geride mi kaldı, Natocular buradan çekildi mi. Herşey yerli yerinde durmuyor mu? Politikalarını yürütmek için içimizden seçtikleri açgözlüleri Hürriyetlerinde Zürrrietlerinde manşet yaparak sırtını sıvazlamıyorlar mı? Milletin vergilerini hovardaca harcayarak o gün manşetlerinden rahatsız olduğumuz gazeteleri satın alıp, yanına küçük havuzcuklar yapıp Milli Görüşü boğmaya boğdurmaya çalışmıyorlar mı? "NEYİN MÜCADELESİNİ VERİYORUZ" Peki bugün, Saadet Partisi olarak bizim derdimiz ne, biz hala neyin mücadelesini veriyoruz. Ve bize saldırmaya, milletin parası ile sırtına gömlek alabilenler neden bize saldırtılıyor. Biz istesek elimize devletin sopasını alamaz mıyız, istesek iktidar safına geçemez miyiz? Yapardık, yaparız. Yapmak istemedik, yapmadık. Dün referandumda, İstanbul seçimlerinde yarın büyük seçimde, Saadet Partisi her türlü koşulu dayatarak şimdi sizlerin iktidar dediği bu beşli koalisyonun en şımarık ortağı bile olabilir mi? "BU ZİYARETLERİN İKİ ANLAMI VAR" Peki biz bunu dün neden yapmadık ve bugün neden yapmıyoruz? 18 yıldır Numanlar, Soylular, Çillerler, Mesutlar, Ağarlar, Desticiler, Bahçeliler; Perinçekgiller yani kan ter içinde arkalarından koşarken biz neden yerimizde durduk? Geçen günlerde yapılan ziyareti soruyorlar insanlar. İnsanlar kendilerine sorsa cevabını bulabilirler. Bu ziyaretlerin iki anlamı var. Seçmenin kafasını karıştırmak. Özellikle millet ittifakı tarafına Saadet Partisi’ni itibarsızlaştırmak, güvenilmez bir algı oluşmasını sağlamak. "MİLLİ GÖRÜŞ'ÜN İKTİDARA GELMESİ KAÇINILAMAZ" Saadet tabanını da iktidarda olma heveslileri üzerinden gevşetmeye çalışmak. Bunlar ilk de değil sonda olmayacak. Her seçim öncesi yaşadığımız bir operasyonun parçası. Evet bu siyaset tekniği açısından düşünülüp planlanmış bir ziyaret onlar için. Evdeki hesap hiçbir zaman çarşıya uymaz. 18 yıl bozulmamış olanların birden bozulması diye bir şey olmaz. Ama Milli Görüş’ün iktidara gelmesi de kaçınılmaz. Bu seçim sisteminde her parti ittifak içinde olmak zorundadır. Aksi halde sonuç alamazlar. "DÜMEN SUYUNDA GİDEN SAĞCILIK VAR" Bunu inatçılıkla, çekememezlikle, ihtirasla izah edemezsiniz. Biz yıllardır çarşıda pazarda haklı çıkmak için siyaset yapmıyoruz. Milli Görüşü elli yılda anlayabildi millet. Dost kim, düşman nerede, biz anlatacağız. Bu memlekette sağ-sol, Kürt-Türk, Alevi-Sünni meselesi yok. Bu memlekette yerli ve milli marşlar söyleyerek Avrasya beşlisi ya da Nato beşlisinin dümen suyunda giden sağcılık var, Batı eksenli politikalar var. "ELLİ YIL DAHA NÖBET TUTARIZ" Bugün çevrenize bakarak anlayabilirsiniz. Çevrenizde zengin Saadetli taşeron var mı, zengin Saadetli patron var mı. Onlar sahiplerinin emrinde ve hizmetinde. Biz siyaset yapmıyoruz arkadaşlar , bizimki feda edilmiş bir hayat. Bunu ancak fedailer anlayabilir. Biz çoluk çocuğumuzun rızkından keserek kendi paramızı harcarız bu uğurda. Bizim milletten topladığını kendi parası gibi savuran kolay kazananlardan farkımız budur. O yüzden biz acı da söyleriz. Bizim acelemiz de yok, biz buradayız. Bir elli yıl daha nöbet tutarız. Varsın iktidar arsızlarda biraz daha duruversin. Yarınlar inşallah bizim olacak" dedi.
Saadet Partisi İl Başkanı Zafer Mutlu haftalık olağan basın açıklamasında,"Dünya ne yazık ki yeni bir yılı, iktidar hırsı ile gözü dönmüşlerin arsızlığına gülerek başladı" dedi.

Saadet Partisi İl Başkanı Zafer Mutlu haftalık olağan basın açıklamasında,"Dünya ne yazık ki yeni bir yılı, iktidar hırsı ile gözü dönmüşlerin arsızlığına gülerek başladı" dedi.

Saadet Partisi İl Başkanı Zafer Mutlu partisinin il başkanlık binasında haftalık olağan basın açıklamasını gerçekleştirdi. Mutlu açıklamasında,"Yeni yılın ülkemize ve tüm dünyaya huzur ve saadet getirmesini diliyorum. Dünya ne yazık ki yeni bir yılı, iktidar hırsı ile gözü dönmüşlerin arsızlığına gülerek başladı.Siyasi iktidarla eksiğini kapayan, milletin sunduğu imkanlarla güç devşiren ve sonra da millete sertleşen zayıf karakterli insanlardan Allah devletleri de milletleri de korusun" dedi.

"SÖMÜRGECİLERE KARŞI MİLLİ MÜCADELE HAREKETİ"

Mutlu açıklamalarının devamında ise,"Milli görüş, bu tür hastalıklı ruhların, intikamcı yapıların millete zulmetmesini, eziyet çektirmesini önlemek üzere kurulmuş bir davadır. O günün koşullarına bakıldığında daha iyi anlaşılacaktır ki Milli Görüş Natocu sömürgecilere karşı bir milli mücadele hareketiydi.

"HOCA NE YAPMAYA ÇALIŞMAK İSTEMİŞTİ"

Erbakan Hoca, isteseydi o günlerde siyasete Adalet Partisi’nde devam edebilirdi. Hoca karşısına o günün merkez sağını alarak ne yapmaya çalışmıştı. Demirel ve Özal çizgisinin Hoca’dan rahatsızlık duymalarının sebebi neydi. Daha doğrusu Hoca neden Milli Görüş çizgisinde ısrar etti. Çünkü İsrail ve Amerika Türkiye üzerinden bölgeyi yönetmek istiyordu ve Hoca da bu şebekeyle mücadele etmek gerektiğine inanıyordu.

"KÜRT DEVLETİ TEHLİKESİ"

Hocanın elli yıllık hareketinin temeli budur. Natocu sömürgeci zihniyetin bölücülük politikalarına engel olmak. Çünkü bölgeye, Türkiye’nin doğusunda bir Kürt devleti tehlikesi üzerinden bir siyaset dayattılar. Memlekette çok yönlü terörü besleyen de destekleyen de Natolu Batı olduğu halde seksen yıl sağcılık adı altında siyasi iktidarlar Batının dümen suyundan çıkamadı.

"BİZ ELLİ YILDIR SÖYLÜYORUZ"

Bu bir sağ hareket de değildi. Türk sağını ne yazık ki inek sağar gibi sağdılar. Adı ve tabelası ne olursa olsun bu zihniyet yerli de değildi milli de hiç olmadı. Amerika’dan icazet alıp burada marşlar söyleyenlerin kimlerin değirmenine su taşıdığını bugün daha iyi anlıyoruz. Bu söylediklerimizi “biz” elli yıldır söylüyoruz.

"YILLARCA MİLLİ GÖRÜŞE SALDIRDILAR"

Arkasına Amerikayı ve Natoyu alanlar, askeriyle polisiyle, holdingleriyle gazeteleriyle yıllarca Milli Görüş’e saldırdılar. Milli Görüş, elli yıldır Nato kafaların asabını bozan bir hareket olmuştur. O günlerin manşetlerine bakarsanız Erbakan Hoca’ya, Milli Görüş’e kimler neden saldırıyordu, o zaman dost ve düşman, yerli ve milli kimlermiş anlarsınız.

"İÇİMİZDEKİ AMERİKALILAR ÇIKTI"

Böyle ihtiraslı ve iktidarda kalmak için her türlü tavizi veren adamlara ağır koşullarda kredi ve savaş oyuncakları satıyor ve millete yine sabır ve dua kalıyordu. Milli Görüş, Hoca ve bizler yıllarca bu mücadeleyi yaptık. Ama karşımıza doğrudan Amerikan elçisi ya da Nato subayları çıkmadı. Karşımıza çarşıda pazarda gördüğümüz, yüzümüze gülen içimizdeki Amerikalılar çıktı. Karşımıza kaymakamı, valiyi, jandarma komutanını, hakimi ve savcıyı çıkardılar.

"GAZETELERE BEKÇİ KOYDULAR"

Düşünebiliyor musunuz, yıllarca bu devleti ve bu toprakları Nato postalına ezdirmemek için mücadele vereceksin, karşına Türk bürokrasisi, Türk inzibatı, Türk yargısı çıkacak. Bu gerçeği yıllarca anlatamadık ve hala da anlatmaya çabalıyoruz. Bu gerçeği en yakınımızdakilere anlatmakta güçlük çekiyoruz. Çünkü bizim söyleyeceklerimizden korkanlar, sesimiz duyulmasın diye medyaya, gazetelere radyolara bekçiler koydular.

"BİZİ ÖCÜ GİBİ GÖSTERİYORDU"

Bunları yıllarca anlatamadık. Çünkü sesimizi duyurabileceğimiz radyoları, televizyonları ve gazeteleri de içimizdeki Amarikalılar yönetiyordu. Ve onlar da sabah akşam bizi öcü gibi gösteriyordu. Başbakan Erbakan 130 zam yapıyor, Hürriyet gazetesi “Kaynağı yok” manşeti atıyordu. Millet de sokakta bize soruyordu, “zam yapmışsınız ama kaynağınız yokmuş” diyordu. Biz de “aldın mı zamlı maaşını” dediğimizde “aldım da harcadım bile” diyen vatandaşa durumu anlatmakta, yaptığımız zammı, eline saydığımız parayı anlatmakta güçlük çekiyorduk.

"BU SAĞ İKTİDARLAR MEZARDA MI"

Size tarihi anlatamam. Bu insanlar nereye gitti. Bu sağ iktidarlar mezarda mı, o gazetecilerin hepsi hidayete mi erdi. Eski Türkiye geride mi kaldı, Natocular buradan çekildi mi. Herşey yerli yerinde durmuyor mu? Politikalarını yürütmek için içimizden seçtikleri açgözlüleri Hürriyetlerinde Zürrrietlerinde manşet yaparak sırtını sıvazlamıyorlar mı? Milletin vergilerini hovardaca harcayarak o gün manşetlerinden rahatsız olduğumuz gazeteleri satın alıp, yanına küçük havuzcuklar yapıp Milli Görüşü boğmaya boğdurmaya çalışmıyorlar mı?

"NEYİN MÜCADELESİNİ VERİYORUZ"

Peki bugün, Saadet Partisi olarak bizim derdimiz ne, biz hala neyin mücadelesini veriyoruz. Ve bize saldırmaya, milletin parası ile sırtına gömlek alabilenler neden bize saldırtılıyor. Biz istesek elimize devletin sopasını alamaz mıyız, istesek iktidar safına geçemez miyiz? Yapardık, yaparız. Yapmak istemedik, yapmadık. Dün referandumda, İstanbul seçimlerinde yarın büyük seçimde, Saadet Partisi her türlü koşulu dayatarak şimdi sizlerin iktidar dediği bu beşli koalisyonun en şımarık ortağı bile olabilir mi?

"BU ZİYARETLERİN İKİ ANLAMI VAR"

Peki biz bunu dün neden yapmadık ve bugün neden yapmıyoruz? 18 yıldır Numanlar, Soylular, Çillerler, Mesutlar, Ağarlar, Desticiler, Bahçeliler; Perinçekgiller yani kan ter içinde arkalarından koşarken biz neden yerimizde durduk? Geçen günlerde yapılan ziyareti soruyorlar insanlar. İnsanlar kendilerine sorsa cevabını bulabilirler. Bu ziyaretlerin iki anlamı var. Seçmenin kafasını karıştırmak. Özellikle millet ittifakı tarafına Saadet Partisi’ni itibarsızlaştırmak, güvenilmez bir algı oluşmasını sağlamak.

"MİLLİ GÖRÜŞ'ÜN İKTİDARA GELMESİ KAÇINILAMAZ"

Saadet tabanını da iktidarda olma heveslileri üzerinden gevşetmeye çalışmak. Bunlar ilk de değil sonda olmayacak. Her seçim öncesi yaşadığımız bir operasyonun parçası. Evet bu siyaset tekniği açısından düşünülüp planlanmış bir ziyaret onlar için. Evdeki hesap hiçbir zaman çarşıya uymaz. 18 yıl bozulmamış olanların birden bozulması diye bir şey olmaz. Ama Milli Görüş’ün iktidara gelmesi de kaçınılmaz. Bu seçim sisteminde her parti ittifak içinde olmak zorundadır. Aksi halde sonuç alamazlar.

"DÜMEN SUYUNDA GİDEN SAĞCILIK VAR"

Bunu inatçılıkla, çekememezlikle, ihtirasla izah edemezsiniz. Biz yıllardır çarşıda pazarda haklı çıkmak için siyaset yapmıyoruz. Milli Görüşü elli yılda anlayabildi millet. Dost kim, düşman nerede, biz anlatacağız. Bu memlekette sağ-sol, Kürt-Türk, Alevi-Sünni meselesi yok. Bu memlekette yerli ve milli marşlar söyleyerek Avrasya beşlisi ya da Nato beşlisinin dümen suyunda giden sağcılık var, Batı eksenli politikalar var.

"ELLİ YIL DAHA NÖBET TUTARIZ"

Bugün çevrenize bakarak anlayabilirsiniz. Çevrenizde zengin Saadetli taşeron var mı, zengin Saadetli patron var mı. Onlar sahiplerinin emrinde ve hizmetinde. Biz siyaset yapmıyoruz arkadaşlar , bizimki feda edilmiş bir hayat. Bunu ancak fedailer anlayabilir. Biz çoluk çocuğumuzun rızkından keserek kendi paramızı harcarız bu uğurda. Bizim milletten topladığını kendi parası gibi savuran kolay kazananlardan farkımız budur. O yüzden biz acı da söyleriz. Bizim acelemiz de yok, biz buradayız. Bir elli yıl daha nöbet tutarız. Varsın iktidar arsızlarda biraz daha duruversin. Yarınlar inşallah bizim olacak" dedi.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve korfezmanset.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.