HDP Kocaeli Milletvekili Gergerlioğlu: oy oranımız yüzde 15'e ulaştı
HDP Kocaeli Milletvekili Gergerlioğlu: oy oranımız yüzde 15'e ulaştı
Dr. Gergerlioğlu, Darıca İlçe Kongresinde Konuştu: Ulusal anket araştırmalarında partimizin oyunun 15'e ulaştığı belirtiliyor. Kocaeli'nde de oy oranları daha da artacaktır
Dr. Gergerlioğlu, Darıca İlçe Kongresinde Konuştu: Ulusal anket araştırmalarında partimizin oyunun 15'e ulaştığı belirtiliyor. Kocaeli'nde de oy oranları daha da artacaktır
Güngör Arslan mert, vicdanlı, korkusuz ve gerçekten gazetecilik yapmaya çalışan ve iktidarın sürekli gadrine uğrayan iş yerlerine el konulan, gazetecilik yaptırılmamaya çalışılan bir gazeteciydi.
Menfur bir saldırı yaşandı. Kocaeli'nin çok önemli gazetecilerinden yılların gazetecisi Sayın Güngör Arslan maalesef ki menfur bir saldırıda hayatını kaybetti. Bu maalesef ki çok önemli bir cinayetti, halkın haber alma hakkına yönelik bir kurşundu. Gazeteci arkadaşımız muhalif bir gazeteciydi, iktidarı sıkı bir şekilde eleştiren, yağmaları, talanları sıkı bir şekilde eleştiren bir gazeteciydi. Kocaeli'nin önemli gazetecilerinden birisiydi. Mert, vicdanlı, korkusuz ve gerçekten gazetecilik yapmaya çalışan ve iktidarın sürekli gadrine uğrayan iş yerlerine el konulan, gazetecilik yaptırılmamaya çalışılan bir gazeteciydi ve inatla, ısrarla gazetecilik yapmaya çalıştı. Ölümünden kısa bir süre önce de kendisiyle görüşmüştük, parti olarak da ziyaretinde bulunmuştuk ve dün maalesef ki aldığımız bir haberle sarsıldık, Kocaeli sarsıldı. Çünkü 21 yaşındaki bir tetikçinin gazete binasına giderek kurşunları Güngör Arslan'ın üstüne boşaltması sonucunda maalesef ki kaldırıldığı hastanede hayatını kaybetti. Allah rahmet eylesin, Allah taksiratını affetsin. Kesinlikle kabul edilecek bir durum değildir. Düşünün yıllarca mesleğinizi yapmaya çalıştığınız bir yerde, yıllarca halkın doğru haber almasını sağlamaya çalışan bir gayret halinizdeyken bir tetikçinin kurşunlarıyla hayata veda ediyorsunuz. En ağır hak ihlalidir yaşam hakkı ihlali. Nice gazeteci arkadaşlarımız, nice gazetecilerimiz maalesef ki bu şekilde saldırılara uğradı. Çok iyi biliyoruz, nice namuslu dürüst gazeteci ve gazete bu tür saldırılara uğradı. Neden? Çünkü halkın haber alma hakkını engellemeye çalışıyorlar. Yağmacılar, talancılar, mafyacılar bunu yapmaya çalışıyor. Olayın arkasından neler çıkacak tam bilemiyoruz tabi ki ama iktidar uygulamalarını da çok sıkı bir şekilde eleştiren bir gazeteci olduğunu net bir şekilde biliyoruz. Biz İçişleri Bakanlığı'na, Kocaeli Valiliği'ne, Kocaeli Emniyet Müdürlüğü'ne bu soruşturmanın hassasiyetle takip edilmesi gerektiğini söylüyoruz! Hassasiyetle takip edilmelidir! Tetikçinin arkasında kim vardır? Bu net bir şekilde ortaya çıkmalıdır. Bu dosyayı örtbas etmek, gözlerden kaçırmak, unutturmaya çalışmak gibi eylemleri biz çok iyi biliriz. Bilhassa bu tür gazeteci ve siyasetçi cinayetlerinde çok rastlanan bir olaydır. Ben Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu ve arkadaşlarım bu cinayetin peşini bırakmayacak çünkü biz bu halkın doğru bir şekilde haber almasını en başta istiyoruz. Bakın en önemlisi bu. Bize sempati duysun veya duymasın kim olursa olsun gazetecilik yapmaya çalışanın yanındayız ve yaşam hakkına yönelik her türlü saldırının şiddetle de karşısındayız. Hiç kimse bir cinayetle bir kişiyi öldüremez. En ağır ceza verilmelidir. Gerçek failler bunu net bir şekilde söyleyeyim ama şunu da söyleyeyim; ya hu arkadaşlar nasıl bir ülkedeyiz? Şu hale bakın sizlerin haber alma hakkı için mücadele eden insanlar kurşunlanıyor, öldürülüyor! Kim neyi neden saklamaya çalışıyor? Birileri bize bunu anlatsın! Yeter artık dönen dolapları, hileleri, yağmaları, talanları, bakanlarla iç içe geçmiş mafyacıları apaçık bir şekilde hepimiz görüyoruz! Bu ne rezalettir ya? Bu ne haldir? Apaçık bir şekilde karanlık güçlerin bir kurşunu olduğu görünen böyle bir cinayet sonunda ilimizde de yaşandı. Ülkenin haline bakın! Hukuk denen bir şey yok ortalıkta! Güpegündüz insanlar öldürülüyor, yaşam hakkı gasp ediliyor. Ben her türlü hak gasp ediliyor, vatandaşların en temel hakları gasp ediliyor ve ses çıkarmamız isteniyor. Hayır. Biz sonuna kadar sesimizi çıkaracağız! Kesinlikle bunları kabul etmiyoruz! Bizim sesimizi kısmaya çalışanlara da buradan tekrar hatırlatıyoruz; bakın arkadaşlarımızı gözaltılarla, tutuklamalarla sindiremezsiniz, yıldıramazsınız, baskılayamazsınız, susturamazsınız!
İçişleri Bakanlığı'na da, Kocaeli Emniyet Müdürlüğü'ne de, TEM Şube Müdürlüğü'ne de buradan açıkça ve net bir şekilde söyleyelim; siyasi faaliyetlerimizi baskıyla, sindirme ile korkutmayla durduramazsınız çok net bir şekilde bunu söylüyoruz
Önceki günlerde yine bakın afaki bir gözaltı yapıldı. Birçok şehrimizde olduğu gibi Kocaeli’mizde de yine dört arkadaşımız gözaltına alındı. Kocaeli'nden sorumlu arkadaşımız hem parti meclisimiz Çiçek Arıç arkadaşımız ve Derince ’den arkadaşımız Ali Mengüloğlu bu gözaltılar sonucunda tutuklandılar 4 gözaltı sonrası iki arkadaşımız tutuklandı. Ben buradan çok açık söylüyorum; hürriyeti tahdit suçu işliyorlar. İnsanları sabaha karşı böyle evlerini basmak suretiyle bomboş gerekçelerle gözaltına alıp mağdur edip, günlerce gözaltında tutmak suretiyle suç işliyorlar! Kimsenin özgürlüğünü haksız, hukuksuz, saçma, boş nedenlerle gasp etmeye hakkınız yok diyorum. Meclis’ten de bunu söyledim. Hemen Kocaeli Valisi’ne de İçişleri Bakanlığı'na da, Kocaeli Emniyet Müdürlüğü'ne de, TEM Şube Müdürlüğü'ne de buradan açıkça ve net bir şekilde söyleyelim; siyasi faaliyetlerimizi baskıyla, sindirme ile korkutmayla durduramazsınız çok net bir şekilde bunu söylüyoruz. Dimdik ayakta olan bir parti var. Her türlü saldırınıza karşı dimdik ayakta olan susmayacak bir parti ve milyonlarca üyesi var bunun! Arkadaşlarımızın mağduriyetleri karşısında yanlarındayız, takip ediyoruz ve kısa bir süre sonra tutukluklarının biteceğini umuyoruz çünkü bomboş gerekçelerle yukarıdan gelen talimatlarla tutuklandıkları çok iyi bir şekilde biliyoruz. Biz bunları umursamadan yollarımıza devam ediyoruz arkadaşlar. Bunu herkes çok iyi bilsin! Bu ülkede Halkların Demokratik Partisi'ni durduracak bir güç yoktur! Biz halkın sesiyiz! Biz milyonların sesiyiz ve çok doğru, çok haklı, çok güçlü bir davanın temsilcileriyiz burada. Hem burada hem Ankara'da, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde sonuna kadar konuşmaya, faaliyetlerimizi yapmaya devam edeceğiz.
Aysel Tuğluk’a yapılan zulüm hiçbir şekilde insanlığa sığmaz
Bakın arkadaşlarımızı zindanlara atmakla yetinmiyorlar, hastada olsalar onları zindanlardan çıkarmamaya çalışıyorlar. Büyük bir zulüm yapıyorlar. Hiçbir şekilde insanlığa sığmaz bu zulüm! Bakın Aysel Tuğluk eski vekilimiz eski Genel Başkanımız. Her şeyi bir tarafa bırakın, siyasi faaliyetleri bir tarafa bırakın, başka durumları bir tarafa bırakın ama sağlık denince hepimiz dururuz değil mi! Hani kim olursa olsun, hasta olan birisine geçmiş olsun deriz bizim kültürümüzdür ve bu hasta içinde çok önemli bir cümledir. Ona bu dileği dileyen içinde çok önemli bir cümledir. Hastalık sağlık bozulması denince akan sular durur. Her şeyin durması lazım ama birileri için bu durmuyor! Ya hu vermişsin bir ceza ama cezaevinde hastalanmış zaten büyük bir zulüm yapmışsın, dünya üzerinde rastlanmamış bir zulüm yapmışsın sevgili vekilimiz Aysel Tuğluk'un değerli annesi toprağa verildikten sonra birtakım vahşi yamyamların naraları sonucunda onun cenazesi toprağın altından çıkarılıp götürülmüş. Böyle bir zulmü mahpusken yaşatmışsın onu büyük bir üzüntüye gark etmişsin, senin anlayışın yüzünden olmuş. Daha sonra bu zulmü yapanlarla o İçişleri Bakanı Süleyman Soylu kol kola fotoğraflar çektirmiş, hiçbir şey yapılmamış, bu ahlaksızlığı yapanlara ve daha sonra bu stres, bu üzüntü, bu şok halinden dolayı vekilimiz Alzheimer hastası olmuş önemli sıkıntılar yaşıyor zindanda. Bütün süreci bir hekim ve insan hakları savunucusu olarak çok iyi takip ediyorum, tüm raporları ayrıntılı bir şekilde bir hekim gözüyle okumuşum. İleri derecede bir Alzheimer hastası var karşımızda o zindanda duramayacak bir insan var karşımızda, o dört duvar, o demir parmaklıkların arasında hastalığı ilerleyecek bir insan var karşımızda ama hala onu zindanda tutuyorlar. Kobani Davası hakimi onun hakkında “Sağlık raporu getirin.” Diyor.
Hiç utanmıyorsun ey İstanbul Adli Tıp Kurumu! Ya insan utanır ya! Sağlıktır tıptır, bizim mesleğimizdir, hekimliğe siyaset mi karışır!
Adli Tıp Kurumu önceki raporunda: “Aysel Tuğluk heyeti kandırmaya çalışıyor.” demesine rağmen bu kez yeni raporda: “Evet hastalık var.” Diyor. Peki öncesinde niye bu hastanın seni kandırdığını, söylemen karşısında yüzün kızarmıyor? Hiç utanmıyorsun ey İstanbul Adli Tıp Kurumu! Ya insan utanır ya! Sağlıktır tıptır, bizim mesleğimizdir, hekimliğe siyaset mi karışır! Hepimiz hipokrat yemini etmiş. Olur mu böyle şeyler? Dün: “Numara yapıyor.” Bugün: “Evet hastaymış.” Peki hastalık düzeyi?Ağır hasta olana “Hafifmiş” diyor ve yine tahliyesini vermiyor. Peki bu kişi az evvel şunu şuraya koyduğunu unutan kişi nasıl savunmasını yapabilecek? Nasıl bir vicdansızlıktır bu! Bu kişi nasıl savunma yapabilir? Allah aşkına iki saniye önce yaptığını unutan bir insan nasıl savunma yapabilir ey İstanbul Adli Tıp Kurumu? Bu nasıl bir zulüm? Ben ve arkadaşlarım Kocaeli Kandıra Cezaevi önüne gittik bir açıklama yaptık. “Hasta Mahpus Aysel Tuğluk ve tüm hasta mahpuslar tahliye edilsin ve adalet gelsin. Zulüm bitsin, hasta Mahpus Aysel Tuğluk tahliye edilsin.” dedik hakkımızda soruşturma başlattılar. Bir hekim ve insan hakları savunucusu olarak kendilerinden çok daha iyi bu dosyaları bilen birisinin sözleri karşısında hiç utanmadan sıkılmadan bir soruşturma başlattılar. Olsun başlatın ben tekrar söylüyorum. “Zulüm bitsin, adalet gelsin hasta mahpus Aysel Tuğluk tahliye edilsin.” Sonuna kadar da bunu söylemeye devam edeceğim, istediğiniz kadar soruşturma açın ne yaparsanız yapın! Bu nasıl bir vicdansızlıktır ya? Son iki ayda bakın cezaevlerinde 13 hasta mahpus ya intihar ederek, ya kanserden, ya fizyolojik hastalıklardan hayatını kaybetti.
Vallahi Allah kabul etmez bunu! Nusret Muğla 86 yaşındaki bir hasta mahpus, bir yıl bir aydır cezaevindeydi!
Bu bir hafta içinde bakın ne oldu biliyor musunuz? Vallahi Allah kabul etmez bunu 86 yaşındaki bir hasta mahpus bir yıl bir aydır cezaevindeydi. Nusret Muğla çok ağır bir hasta, her türlü yaşlılık hastalığı var. Diyabet, şeker, tansiyon, KOAH her şey var “Bu adam ölecek burada.” dedik defalarca durumu hakkında açıklamalar yaptık Meclis’te de en sonunda hasta mahpus içeride Covid’e yakalandı. Oğlu: “Bari son anlarında babamın yanında olayım.” Dedi savcı Savcı ona da izin vermedi! Ya hu Allah'tan korkun! Son saniyelerinde bir hasta mahpusun yanında evladının olmasına bile izin vermeme vicdansızlığın nasıl yapabiliyorsunuz? Böylesine bir zulüm kasırgası esiyor ki; daha bu gece arkadaşlar bu gece saat 04.’00 da bir başka hasta mahpus, yaşlı hasta mahpusta hayatını kaybetti. Bakın neredeyse bir yıldır dilim kurulmuştu o hasta mahpusun uğradığı haksızlıkları anlatmaktan. 82 yaşında adamı cezaevine atmışlar Yusuf Bekmezci İzmir'de. Defalarca söyledik Alzheimer hastası, yaşlı bir ton hastalığı var bu adam burada duramaz, adli tıpa sevk edin etmediler ve ardından bir kalp durması sonrasında maalesef yoğun bakımlık oldu. Yoğun bakımlık oldu dedik ki: “Yoğun bakımda tahliye edin de çoluk çocuğu başında son duasını yapsın, Kur-an’ını okusun öyle göndersinler öbür dünyaya çünkü öleceği belli yoğun bakımda ağır bir beyin kanaması geçirmiş bir insan var karşımızda.” Maalesef ki bakın ne oldu vicdansızlığın son hali bu! 45 gün sonra İstanbul Adli Tıp Kurumu bile vicdana geldi dedi ki: “İnfaz erteleme veriyoruz.” İnfaz erteleme verildi biz de dedik ki: “Tahliye olacak herhalde mahpus.” İzmir 2. Ağır Ceza Mahkemesi dedi ki: “İnfaz erteleme raporu alsa da tahliye etmem.” Ve o tutuklu hali ile yoğun bakımda başında jandarmalar yakınları onu yine son saniyelerinde göremeden bir başında Kur-an okuyamadan, dua edemeden o da hayatını bu gece saat 04.00’da kaybetti. Hude kabul neke! Allah kabul etmez! Bu zalimliktir arkadaşlar! Biz eğer insansak, biz vicdan sahibiysek bunlara karşı çıkarız! kKim olursa olsun, zalime karşı çıkarız ve kim olursa olsun mazlumdan yana oluruz. Bunu herkes çok iyi bilsin!
Hakların Demokratik Partisi Türkiye'nin 3'üncü büyük partisi!
Biz bunları söylediğimiz zaman siyaset alanında şu anda söylüyoruz. Yeri geliyor seçim oluyor bizim kapımıza geliyorlar; “Ey Halkların Demokratik Partisi işte İstanbul'da, Ankara'da, İzmir'de seçim var gel bize bir destek at.” “Tamam diyoruz biz demokrasi için, barış için, bu ülkenin selameti için, çözüm için tamam biz her şeye varız.” Diyoruz. İnanın ki bizim seçmenimiz, partimiz kadar fedakar bir parti yok, biz elimizden gelen her gayreti her zaman gösteriyoruz biliyorsunuz ama şimdi neyi görüyoruz; 6’lı bir ittifak kurmuşlar aralarında biz yokuz! Bu ülkede Hakların Demokratik Partisi Türkiye'nin 3'üncü büyük partisi ya! Sen kim oluyorsun da siyasetin dışına bizi itmeye çalışıyorsun! En keskin muhalefeti yapan partiyiz biz burada! Türkiye'nin en önemli partisindeki, en önemli konusundaki, en önemli sözleri söyleyen partiyiz, insanlarız biz! Sen bizi nasıl siyasetin dışına itmeye çalışıyorsun? 6’lı ittifak kurup 6 milyon yürekli cesur, korkusuz oyu gözden ırak tutmaya çalışıyorlar! Hayır bunu yapamazlar! Biz bunu kabul etmiyoruz! Vallahi o 6 milyon oy onların o altılı ittifaklarından bin kez daha kuvvetlidir, bin kez daha kalıcıdır, bin kez daha haklıdır bunu herkes çok iyi bilsin. Hiç kimse bizi hesaba katmadan siyaset yapmasın bunu çok net bir şekilde söyleyelim! Biz siyaset sahnesinde varız ve siyaset ancak ve ancak bu ülkenin en önemli insan hakları sorunlarına çözüm bularak ilerleyebilir en başta da Kürt meselesinde yapılan haksızlığa, evet kabul edin Kürtlere haksızlık yaptınız. Hak çiğnediniz, zulmettiniz, özür dilemelisiniz bütün bunlara rağmen “Siyasette ben Kürt meselesini gündem eden partiyi görmek istemem.” diyor bu nasıl bir gaflettir? Bu nasıl bir delalettir? Kabul edilecek bir hal midir? O kadar kötü bir haldesiniz o kadar büyük hatalar yapıp ülkeyi bu duruma getirdiniz! Büyük acılar oluşturdunuz, çocuklar öldü, analar ağladı ve sonra yapmanız gerekeni yapmayıp bir de bizi siyaset dışına itmeye çalışıyorsunuz hayır kabul etmiyoruz. Biz yolumuzu buluruz bizi görmezden gelenler de büyük bir yanlışlık yaptıklarını da anlarlar, görürler, bilirler çok net buradan tüm Türkiye'ye de bu mesajımızı iletmiş olalım. Hiç kimse bizi görmezlikten gelerek bir iş yapmaya kalkmasın. Bu ülkede Halkların Demokratik Partisi 3. Büyük partidir! Seçmeni yerinde sapasağlam durmaktadır. Tüm saldırılara Kobani Davaları’na, kapatma davaları saldırılarına, gözaltılara baskılara, tutuklamalara tüm bunlara rağmen dimdik ayakta durmakta ve bu gerçekliği herkese ispat etmektedir. Bu gaflet uykusundan uyanmalarını dilerim.
DİAYDER’i terörist ilan edecek, akılları sıra oradan İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne yürüyecek İmamoğlu'na diyecek ki “Vay sen iltisak kurdun teröristlerle, irtibat kurdun.” Diyecek. Bakın böyle hayali, vicdansız, hukuksuz!
Bakın bütün bunlarla yetinmedikleri gibi geçtiğimiz gün sizlerin adına Kocaeli Milletvekili’niz olarak İstanbul'daydım. İstanbul 14'üncü Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki Din Alimleri Yardımlaşma ve Kültür Derneği'nin davasında duruşmasındaydık. Önceden de bahsetmiştim. Din alimlerimiz; bu toplum için gecesini gündüzüne katan, çıkarı için değil Allah rızası için bu topluma, bireylere iyilik yapmaya çalışan, her zaman bu toplumun yanında duran dualarla, sulh ve selameti en başta dileyen din âlimlerimiz. Ya hu bakın biz bu işleri biliyoruz bu çıkmaz sokağa giren çözüm süreçlerinde bile bakın size çok net söyleyeyim; Güney Afrika'da çatışmalar vardı siyahlarla beyazlar arasında, İrlanda’da çatışmalar vardı. Çözüm için adım atıldığı anda din insanlarına başvurdular ve o çözümlerde barışlar da din insanların çok büyük rolleri oldu barışın sağlanmasında. Bu toplumun bu insanlara ihtiyacı var. Yarın öbür gün sorunların halledilmesinde, barışın gelmesinde, Kürt’ün, Türk’ün, Alevi’nin, Sünni’nin birbiriyle kucaklaşmasını kalıcı ve samimi bir şekilde sağlamakta din insanların yeri çok önemlidir. İster dine inanalım ister inanmayalım ama hangi dinden olursa olsun din insanları saygındır, mabetler saygındır onlara karşı yapılan saldırılar neredeyse insanlığa yapılmış bir saldırıdır. Tüm farklı din mensupları tarafından ama ne yapıldı? Abuk sabuk saçma hukuksuz bir iddianame hazırlandı. Hocalarımız, mellelerimiz 7-8 aydır zindanlarda. 70-80 yaşındaki mellelerimiz, hocalarımız zindanlarda boş yere 7, 8 aydır tutuluyorlar ancak mahkemeye çıkarıldılar. İddaalar ne? “Vay efendim sen bir derneğe üye olmuşsun. “Ee olabilirim.” “Vay efendim o dernekte Kürtçe hutbe ile Kürtçe ifadelerle namaz kıldırılıyormuş.” “Olabilir Sana ne? Hakkı değil mi bir insanın Kürtçe dini anlatması.” Kürtçe insanları aydınlatmaya çalışması hakkı değil mi? Burada farklı bir durum var! “Sen Kürt kimliğinle dernek açamazsın.” demeye çalışıyor. “Sen Kürt kimliğinle dini öğretemezsin.” Ya hu iyi Türkçe bilmiyor vatandaşımız bırak Kürtçe anlatılsın din. İlla senin belirlediğin bir mezhepte mi bu din anlatılacak? “İlla ben Hanefi mezhebini belirledim başka bir mezhepte anlatılmasın.” Ya senin yaptığını zaten din de kabul etmiyor! Dinimizde bir sürü farklı mezhepler var hepsi din şemsiyesi altında, sen kim oluyorsun da devlet olarak “Ben başka bir din anlatımını kabul etmem.” Diyorsun sen kimsin ya? Bırak birisi Hanefi’liğe göre, birisi Şafi’liğe göre anlatsın. “Sen Şafi’liğe göre din anlattın, yasa dışı iş yaptın. Onu anlatırken Kürtçe kelimeler kullandın.” Sıradan günlük hayatımızda kullandığımız Kürtçe kelimeler. Tamamen sıradan Kürtçe kelimeleri terör dili olarak gösteren bir iddianame 350 sayfalık bir iddianame. Bir Kürt bir dernek üyesi olarak İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ndeki bir imtihana girip orada bir işçi olarak çalışamaz mı arkadaşlar? “Onu da yapamazsın.” demeye çalışıyorlar. Zaten mesele beş tane ölü yıkayıcısından kaynaklanıyor. Sanki İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin büyük başkanı olmuş derneğin üyeleri! Ya beş tane mellemiz gassal olmuş, ölü yıkayıcısı olmuş. “Vay buradan teröristler.” oradan akılları sıra DİAYDER’i terörist ilan edecek, akılları sıra oradan İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne yürüyecek İmamoğlu'na diyecek ki “Vay sen iltisak kurdun teröristlerle, irtibat kurdun.” Diyecek. Bakın böyle hayali, vicdansız, hukuksuz bir süreç üzerinden yaşlı, başlı masum, mazlum mellelerimizi gadre uğratıyorlar, zulme uğratıyorlar! Olacak iş midir bu arkadaşlar? Bu ne zulümdür? Bu nasıl bir haksızlıktır? Biz bunları kesinlikle kabul etmiyoruz arkadaşlar. Arkadaşlarımızın yanındayız bu davayı takip edeceğiz. Daha pek çok usulsüzlük ve hukuksuzluğun olduğu bir davadır. İnanın ki orada dernek başkanı Ekrem Baran Hoca konuştukça bu iddianameyi hazırlayanlar ve Mahkeme Başkanı’nın yüzü kızardı çünkü o kadar hayali şeyler söyledikleri ortadaki; İstanbul Büyükşehir Belediyesi her dinden insan için ölü yıkayıcısı almış. Bir de Şafii mezhebinden Müslümanlar için de beş tane almış. Ne var bunda? Ama bakın burada arkadaki mantık sorunlu. “Sen bir Kürt olarak kimliğinle bir dernek açamazsın, kimliğinle dinini öğretemezsin. Kimliğinle mezhebini yaşayamaz anlatamazsın.” arka planda ki düşünce bu! Bu kadar saçma sapan bir iddianamenin başka ne anlamı var?
Biz Kocaeli'nin çevre haklarıyla, sağlık hakları ile ilgili bu girişime sonuna kadar karşı çıkacağız, elimizden gelen her şeyi yapacağız
Değerli arkadaşlar biz yerelde de gayet önemli çalışmalara imza atmaya çalışıyoruz. Şu anda biliyorsunuz; Kocaeli içinde bulunduğumuz ilimiz, ilçelerimiz hava kirliliği, çevre kirliliği ile ilgili önemli iktidar yağma, talanıyla malul durumda. Yani havayı, suyu, toprağı yağmalayan bir iktidarla karşı karşıyayız. En son yine patronlara bir peşkeş çekilme hadisesine müdahil olduk. Kartepe ilçemizde Uzunbey mahallemizde; Yıldızlar Holding'e ait Yıldız Demir Çelik Sanayi Anonim Şirketi 250 dönümlük bir arazi çevirmiş, o arazide hurda demirler getirecekmiş. Bir de ithal edecekmiş, o demirleri orada 1200 derecede eritecekmiş, tabi Kartepe halkı ve Kocaeli halkı o pis kokular altında kalacak. Ağır metaller ortalığa saçılacak, bölgenin havası, suyu, toprağı zehirlenecek ve kimse buna itiraz etmiyor iktidar kanadında. Biz bu konuyla ilgili sizin adınıza Meclis’te Çevre Bakanlığı'na soru önergesi verdik ve basın toplantıları düzenledik. Önceki gün de il ve ilçe yöneticilerimiz ile sahadaydık Kartepe ilçesindeydik ve şunu söyleyeyim; biz Kocaeli'nin çevre haklarıyla, sağlık hakları ile ilgili bu girişime sonuna kadar karşı çıkacağız, elimizden gelen her şeyi yapacağız Hakların Demokratik Partisi A'dan Z'ye bu ülkedeki her vatandaşın, her hakkına sahip çıkmaktadır. Kocaeli'nde de partimiz il ve ilçe yönetimlerimiz sonuna kadar Kocaeli'ndeki ayrımsız her vatandaşımızın hakkına, hukukuna sahip çıkmak için gece gündüz yoğun bir gayret sarf etmektedir ve sarf edecektir.
Kocaeli Farplas işçilerinin dün yanındaydık ve arkadaşlarımızla bir dayanışma gerçekleştirdik. Sonuna kadar da yanlarında olmaya devam edeceğiz
Değerli arkadaşlar yine işçi kardeşlerimizin yanındayız. Buradan Darıca'dan tüm Türkiye'ye söyleyelim; yakından takip ediyoruz işçi mücadelelerini. İktidarın ülkeyi içine düşürdüğü felaket ekonomik hal karşısında biliyorsunuz insanlar ne yapacağını şaşırmış durumda. Şu anda bakın Türkiye'nin dört bir tarafına gidiyorum insanların gündeminde elektrik faturasından başka bir şey yok. Perişan durumda insanlar. Büyük bir zengin-fakir uçurumu var. Büyük bir sıkıntı var. Bütün bunların karşısında şu an Türkiye çapında ve en az 65 fabrikada grev var. 13500 işçi kardeşimiz işten çıkarılmış durumda. Gerçekten çok sıkıntılı bir durum. Gaziantep'te 22, İstanbul'da 22 fabrikada olmak üzere, üçüncü olarak da bizim ilimizde dört tane fabrikada grevler sürüyor, işçi kardeşlerimiz sokakta, ayakta grevdeler ve uğradıkları büyük mağduriyet karşısında haklarını talep ediyorlar haklarını. Bizde onların yanındaydık, yanında olmaya devam edeceğiz. Kocaeli Farplas işçilerinin dün yanındaydık ve arkadaşlarımızla bir dayanışma gerçekleştirdik. Sonuna kadar da yanlarında olmaya devam edeceğiz. Migros işçileri yine bizim gündemimizde. Hepinizin gördüğü o gözaltına alırken ağlayan işçi kardeşimizle öncesinde bizde bir program yaparak ayrıntılı bir şekilde konuşmuştuk. İşten atılan fakat hasta çocuğunu hastaneye bile götüremeyen bir kardeşimiz var ortada. Hasta çocuğu olmasına rağmen işinden atılmış ama direnen bir kardeşimiz Gülabi Aksu bütün bunlara rağmen hala bu mağduriyetler devam ediyor.
Her gün trafik kazalarına uğrayan yüz binlerce kurye kardeşimizin de yanındayız.
Kurye kardeşlerimizin mağduriyetleri devam ediyor. Her gün trafik kazalarına uğrayan yüz binlerce kurye kardeşimizin de yanındayız. İşçi haklarıyla sonuna kadar ilgileniyor ve bu konuda müdahillikler sergiliyoruz iş cinayetleri konusunda yasa teklifleri veriyoruz, vekiliniz olarak Kocaeli Milletvekili olarak Türkiye'nin Avrupa'da birinci, dünyada üçüncü olduğu iş cinayetleri konusunda yapılması gerekenler konusunda önümüzdeki haftalarda Meclis’e bir araştırma önergesi daha sunacağız.
Karadeniz’e gittim. Kürt meselesindeki haksızlıkları, hukuksuzlukları iyi tanıyın ve bize yapılan zulümler karşısında yanımızda yer alın dedik.
Konuşmamın bitimine doğru bir hususa daha vurgu yapmak isterim değerli arkadaşlar. Biz Halkların Demokratik Partisi olarak adımıza uygun bir şekilde bu toprakların her bir karışındayız. Geçtiğimiz hafta Karadenizli kardeşlerim beni çağırdı. “Halkların Demokratik Partisi Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu buyurun bizim misafirimiz olun sizin siyasetinizi beğeniyoruz.” dediler ve biz de bu davete icabet ettik. Bir ay öncesinde Samsun iline gitmiştik. Samsun'da orada çok güzel bir çalışma yapmıştık ve konferans vermiştim. Ardından Ordu, Giresun ve Trabzon'daki kardeşlerimizde bizi davet ettiler ve biz orada Karadeniz’li kardeşlerimizle de oturduk, konuştuk ve mağduriyete uğramış herkesle de konuştuk ve gerçekten bütün bunlar Türkiye'nin kardeşliğini sağlaması yolunda atılan çok önemli adımlardır. Halkların Demokratik Partisi olarak şeytanlaştırılmaya çalışıldığımız bir dönemde, kapatılmaya çalışıldığımız bir dönemde biz bu kamusal güçler tarafından dışlanmaya çalıştığımız bugün de vatandaşlarımız tarafından bağrına basılan insanlarız. Karadeniz halkı tarafından çağrılan “Buyurun mücadelenizi belki geç tanıdık ama ey Kürtler ey HDP seçmenleri çok haklısınız biz bu konuda belki eksikliklerimiz oldu ama şu anda uğradığınız haksızlıkları daha iyi görüyoruz.” diyen mağdurlarla konuştuk. İşinden ihraç edilmiş KHKlılarla konuştuk ve insanlar mağdur olunca tabi ki daha fazla empati yapıyor ve bu topraklarda 200 yıldır mağdur edilen Kürtlerin mağduriyetini daha iyi anlıyor. Bizim derdimiz bu ülkede muhabbetin, kardeşliğin artmasıdır. Kin nefret ve intikam değil, kutuplaşmak değil, kardeşlik, kucaklaşma ve tüm dini ve etnik kesimlerin birbirini anlaması, tanıması birbirine adım atmasıdır değerli arkadaşlar. Parti olarak zaten adımızın hikmeti budur, nedeni budur ve milletvekilleri olarak bizim yapmaya çalıştığımız budur. Herkese de eksikleriniz olabilir, hatalar olabilir ama bu ülkenin en büyük meselesi için adımlar atın diyoruz. Kürt meselesindeki haksızlıkları, hukuksuzlukları iyi tanıyın ve bize yapılan zulümler karşısında yanımızda yer alın dedik. Çok başarılı, çok güzel bir Karadeniz gezisi ile de partimizin adına layık, şanına layık bir geziyle de orada partimizi sizler adına, temsil ettik.
Ulusal anket araştırmalarda partimizin oyu 15'e ulaştığı belirtiliyor. Kocaeli'nde de oy oranları daha da artacaktır.
Değerli arkadaşlar Kocaeli’mizin 3. büyük ilçesi olan Darıca ilçemizden çok şeyler beklediğimi söyleyeyim. Darıca ilçemiz gerçekten çok önemli bir ilçe haline geldi. Şu anda Kocaeli'nin 3. büyük ilçesi, son derece önemli bir nüfus potansiyeli ve teknoloji potansiyeliyle son derece önemli bir ilçemizdir. Burada seçmen kapasitemizin aslında çok yüksek olduğunu biliyoruz ama aldığımız oyların da tam istediğimiz oranda olmadığını biliyoruz. Çok daha yüksek ve kapasitemize layık bir şekilde bir oy oranı alabileceğinizi düşünüyoruz Darıca ilçemizde. Şu ana kadar Darıca İlçe Yönetim Kurulu Üyesi arkadaşlarımız önemli gayretler sağladılar. Allah razı olsun, çok teşekkür ediyoruz kendilerine. Bu yönetime kadar getirdiler bayrağı ve yere düşürmeden şerefle onurla haysiyet mücadelesi ile getirdiler, büyük bir gayretle, fedakarlıkla kendilerine en başta teşekkür ediyorum ve yeni yönetimimize de çok büyük işler düştüğünü söylüyorum. Kocaeli'nin 3. büyük ilçesinde yapılacak işler çok fazladır arkadaşlar. Gerçekten bu ilçeye layık hem iyi bir çalışma, hem seçimlerde çok iyi bir oy oranı sağlayabiliriz. Buna müsaittir. Hepimiz ilk başta buna inanmak durumundayız. Bu potansiyel var, bu kapasite var ve biz bunu sağlayabiliriz bu ruhla, bu aşkla, bu şevkle eğer ki yola çıkarsak başarabileceğimize inanıyoruz arkadaşlar. Bu seçimlerde inşallah 24 Haziran 2018 seçimlerinden de daha başarılı olacağımıza yakinen inanıyoruz. Ulusal anket araştırmalarda 15'e oyu ulaştığı belirtilen partimizin Kocaeli'nde de oy oranlarını arttıracağına şüphe yoktur ama bunu ispatlayacak olan sizlersiniz değerli arkadaşlar ben sizlerde bu isteği görüyorum ve bu sözü de almış olalım. Sözü de alkışlarınızla almış olduk.
Ben konuşmamı burada bitiriyorum. Şeref verdiniz, onur verdiğiniz dikkatle dinlediniz, biz de mesajlarımızı hem size hem tüm kamuoyuna Kocaeli'ne ve Türkiye'ye verdik vermeye devam edeceğiz. Divan Kurulu'nu selamlıyorum. Hepinizi selamlıyorum ve yeni Yönetim Kurulu’na da başarılar hepinize teşekkür eder saygı ve sevgilerimi sunarım.
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.