1900' lü yıllar...
Birinci Dünya Savaşı,
İspanyol gribi,
Amerikan borsasının çöküşü,
Nazi iktidarı,
İkinci Dünya Savaşı,
Kore Savaşı,
Vietnam Savaşı...
Neredeyse 75 yılı içeren dönemde, dünya üzerinde ölen insan sayısı 65 milyona yakın.
Bunların arasında İspanyol gribi yani pandemi dönemi ve Amerikan borsasının çöküşü ile başlayan yıllar hariç, geriye kalan yıllar "katliam dolu" diyebiliriz.
Amerikan borsası ne alâka diyecek olursanız hemen söyleyeyim; bu, sıradan, öyle böyle bir çöküş olmaktan öte, dünyanın ekonomik buhran yaşamasına kapı açan bir çöküştü. Beraberinde açlığı, yokluğu, kıtlığı ve işsizliği getirdiği...
Diğer dönemsel felaketler ise yoksulluk ve kıtlıkla kalmayıp korku, barınma ihtiyacı, sefalet, gözyaşı, kayıplar, zorbalık, vahşet ve hüzün içinde, kara bulutlar altında geçen yıllardı.
Kimseden kimseye fayda olmayan, çaresizlik kıvranışlarıyla dolu yıllar ...
Henüz biri bitmeden veya bitmeye yüz tutmuşken bir diğerinin kapıya dayandığı yıllar...
Bütün bunları neden yazdığıma gelince;
Teknoloji yok,
"Kap-getir!, al-getir!, iste-getir!" gibi telefonun ucuna bakan taleplerinize karşılık bulma şansınız yok,
Tek tuşla yapacağınız aramalarla sair ihtiyaçlarınızı giderme şansınız da yok!
"Hangi ara, nerede, ne zaman, durum nedir?" sorularının cevabını hemen alabileceğiniz interaktif bağlantı kanallarınız da yok.
Velhasıl; bu günle kıyaslandığında o dönemin acıları daha şiddetli olduğu gibi, günümüzde sahip olduğumuz hiçbir teknolojik, yaşamsal ve sosyal kolaylık, rahatlık ve konfor da yok o dönemlerde.
Diyeceğim o ki; o yıllardan daha kötü olamaz yaşadığımız pandemili günler.
Hepi topu maskenizi takacaksınız, mesafeye ve hijyen kurallarına dikkat edeceksiniz...
Kimse sizden, bizden "atomu parçala" talebinde bulunmazken, bizler de bir zahmet düğün, dernek, komşu gezmesi, taziye, hasta ziyareti, açılış, gece eğlencesi ve sair buluşmaları yapmayıverelim lütfen!
Emin olun, bunları yapmak ya da yapmamak çok zor değil. En azından 1900' lü yıllarda yaşananların yanında her biri toz zerresi kadar kalıyor!
Sizce de öyle değil mi?
Esen kalın.