Geçen hafta başımı ne yöne çevirsem aynı iki haberle karşılaştım. Gözlerimi hangi tarafa devirsem yine aynı iki haberin satırlarına takıldım.
Biri ülkemizden biri dünyadan.
Biri bize "Helal sana!" dedirten diğeri ise neredeyse magazine dönüşen!
Lafı daha fazla uzatmadan öz konuya geçeyim;
Malumunuz 9 Eylül tarihi bizler için önemli bir tarih. Zira Ege' nin incisi olan İzmir' imizin işgalden kurtulduğu tarihi gün. Bu anlamda değerini zaten oldum olası koruyan 9 Eylül bu yıl Tarkan rüzgarıyla daha bir kıymetlendi.
Şüphesiz ki bu kıymetlenme durumu sırf ülkemizin önde gelen sanatçılarından birinin konser veriyor olması değildi!
Hatta salt "konser" demek o topluluğu hafife almak demektir! Zira hiçbir siyasi lidere, hiçbir Türk sanatçıya kısmet olmamış bir yürek birliği vardı orada. 2 milyonu aşkın insan...Üstelik öyle parayla pulla, makarnayla unla toplanmış insanlar değildi onlar! Tek yürek, tek bilek, tek amacın insanıydı herbiri...Maksat sadece Tarkan' ı dinlemek, izlemek ve görmek olsaydı evlerinde oturdukları yerden de oldukça rahat bir şekilde yapabilirlerdi bunu.
Ama öyle yapmadılar!
Sadece İzmir halkı değildi o meydana gidenler, çevre illerden de "Hepimiz biriz!" mesajını vermek için 9 Eylül günü İzmir'e akın eden yüzbinlerce insan...
Sokaklar taştı, caddeler coştu...
Ben bu izdihamdan iki sonuç çıkardım; biri "İzmir' in dağlarında çiçekler açar. Yaşa Mustafa Kemal Paşa yaşa..." bir diğeri ise; karakteri, duruşu ve bu ülkenin sanatına kattığı farklı perspektifiyle alanında rakipsiz olduğunu bir kez daha gözler önüne seren Tarkan'ın büyüklüğü.
Nitekim 2 milyonu aşkın seyirciyi toplamak her babayiğidin harcı olmadığı gibi, "dünyanın en kalabalık ilk 5 açıkhava konserinden biri" olarak Tarkan'ın tarihe geçmesi de cabası.
Tarkan mı?
İhtişamlı konserinden sonra bile yine aynı mütevazi tavırlar, yine aynı asil duruş.
Boşuna "Tarkan" olunmuyor demek ki derken, bir dip notu yazmadan edemeyeceğim; unsuz - yağsız!, çaysız - çorbasız! toplanan milyonları bir de ATA' mın cenaze töreninde görmüştü bu ülke!
...
Nokta.
&
Yazımın başında 2 Haber 2 Tespit demiş ve ilk haberi gururla, ballandıra ballandıra yazmıştım yukarıdaki satırlarda. Şimdi ise manşetlerden düşmeyen diğer haberin "Bence" olan kısmını kısaca yazıp yazımı nihayete erdirmek niyetindeyim.
Bildiğiniz gibi İngiltere' nin 96 yaşındaki kraliçesi bu dünyadan göçüp gitti. Göçüp gittiğinden beri de "Diana' cılarla" "Kraliçe' ciler" arasında müthiş bir magazinsel savaş başladı!
Bu savaşın sözsel düellosu yabancı basında kalmayarak bizim sosyal hesaplarımıza ve magazin dünyamıza da sıçradı. Takip ettiğim yabancı basının magazin haberlerinde de bizim magazin basınında da son derece gereksiz bulduğum konulardan biri olarak haftayı kapladı maalesef.
Ey millet! Boşverin geçmişte kimin kime ne yaptığına ve ne yaşattığına.Sonuçta ölen öldüğü ile kalıyor ve hayat devam ediyor.
Siz kendi ruhunuzda yaşattıklarınıza bakın!
Esen kalın.