Yazı başlığım; "Depremin Htirdikleri"
Ve yine aynı gazete, aynı köşe!
Dokuz ay içinde küçük ölçekli olup, yıkım ya da ölüme sebebiyet vermeyen nice sarsıntı yaşadı bu ülke.
30 Ocak 2020 tarihli köşe yazıma sebep olan deprem ise maalesef tıpkı İzmir' de olduğu gibi ölümlere yol açtı.
Sanırım artık şehrin bir önemi olmaksızın deprem kuşağında olan bir ülke olduğumuz herkesçe biliniyordur. 9 ay içinde iki "hatırı sayılır!" üzücü ve yıkıcı deprem.
Artık bu işin burada kalmayacağını öğrenmiş olmalıyız! Keza bu işin uzmanları deprem konusunda yıllardır aynı söylemleri yaptılar ve hatta gerekli tedbirlerin alınması konusunda da uyarılarını yapmaktan geri durmadılar.
Elbette Allah'ın hikmetinden sual olunmaz! Ancak bilim denilen gerçeği de yadsımamalı ve geçen bunca yıl boyunca önlemleri almış olmalıydık.
Pekâlâ hepimiz biliyoruz ki hiçbir önlem alınmadı, alınmıyor. Ne devlet olarak ne de biz vatandaşlar olarak gerekli önlemleri almayı başaramıyoruz maalesef.
Bunun karşılığı olarak da her deprem sonrası aynı hezimeti yaşıyor ve her deprem sonrası sadece üzülmekle yetiniyoruz.
Söyleyecek çok fazla söz yok aslında. Çünkü söylenenler yıllardır aynı şeyler...
Her deprem sonrası yürek burkan acının dozu da aynı...Değişen hiçbir şey yok, bu kez İzmir depreminin pandeminin gölgesindeyken olması dışında.
Umarım ve dilerim İzmir depremi tedbir almamız konusunda kırılma noktası olur.
Depremde hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah' tan rahmet, yakınlarına ise sabır diliyorum.
Aynı acıyı, korkuyu ve üzüntüyü bir kez daha yaşamamamız dileğiyle, esen kalın.