ANTONY ve KLEOPATRA!
"Geçmişten bugüne "
Yazı başlığımı okur okumaz "Ne alâka?" dediğinizi duyar gibi oldum.
Öyle ya; son dönemde yaşadığımız her olumsuzluğun üzerine bir de eklenen salgın haberleriyle çalkalanan dünyada ve ülkemizde ANTONY ve KLEOPATRA' dan bize ne! diyor olabilirsiniz.
Hatta belki pek çoğunuz bu isimlerin yanyana gelmiş halini bile ilk kez duymuş olabilirsiniz.
Hüküm vermekte acele etmeyip, devam eden satırları okursanız, konu başlığımı nasıl KORONA virüsüne bağladığımı göreceksiniz.
Öncelikle yazı başlığının nereden geldiğini kısaca açıklamama izin verin; " Antony ve Kleopatra ünlü İngiliz oyun yazarı William Shakespeare' in en muhteşem, en mükemmel, en heyecan verici ve en başarılı sahne oyunudur.
Hakkı çok sonraları teslim edilmiş, zamanında 42 sahnelik olmasından ötürü fazlaca eleştiri almış fakat hemen sonra defalarca sahnelenip, beyaz perdeye de aktarılmış olan Roma ve Mısır imparatorluklarının arasındaki aşkı, tutkuyu, siyasi oyunları, hırsı, entrikaları, ihtirası ve bu uğurda yapılan savaşları anlatan, Shakespeare' e de kariyerinde zirve yaptıran müthiş bir sahne oyunudur.
İki imparator aşklarıyla sadece kendilerini bitirmekle kalmamış, iki ülkenin de sonunun gelmesine yol açmıştır.
Günümüzde bile, halen "en iyi edebî eserler" arasında yerini koruyan bir şaheserdir kendileri.
Tabii ülkemizde ne kadarlık bir pay sahibi olduğu tartışılır!
Gelelim konunun özüne...
Bu muhteşem aşk ve savaş oyununda beni cezbeden öyle bir söz var ki, sizinle paylaşmadan edemeyeceğim;
" iyi haberleri nazikçe anlat fakat kötü haberleri bırak, olduğu gibi dökülsün!"
Bunun anlamı şu; kötü haberleri vereceğiniz zaman bunu ölçüsünde ve yeterince anlatın. Ne çok ballandırın, ne de anlatırken paniğe sevk edin, ne de olduğundan önemsiz gösterin.
Hatta William Shakespeare' in bu sözünün günümüzde halen Amerikan Tıp Fakültelerinin Onkoloji bölümlerinde eğitim alan doktor adaylarına da ders olarak verildiğini duymuştum; hastaya hastalığını açıklarken takınmaları gereken tavır ve ne şekilde anlatmaları gerektiği konusunda kılavuz olarak kullanılan cümle kalıbı olarak.
Hâlâ, bunun KORONA ile ne ilgisi var? dediğinizi duyuyorum. Biraz daha sabır lütfen! Açıklayacağım.
Neredeyse hafta başından beri Korona ile yatıp Korona ile kalkıyoruz.
Demet demet yazılar ve yorumlar, üst üste yapılan açıklamalar, full hd izlenen korona virüsü tartışma programları vs vs.
İnsanoğlunun yapısından mıdır bilmem ama her şeyi " tut " deyince " yut " anlayan bir milletiz!
Aslında aralık 2019'dan beri hayatlarımızı işgal etmiş olan KORONA VİRÜSÜNÜN nedense duyuru yapıldığı andan itibaren, çekirge sürüsü gibi market raflarını bile panikle boşaltıp, izdiham yaratan insanlarız!
Önlemler için geç mi kalınmış, erken mi davranılmış yorumlarına hiç girmeden ve hatta sanki herhangi bir ülkenin herhangi bir vatandaşıymışım gibi düşünerek duruma baktığımda ( ki onlar bizden daha önce etkilendiler) şunu görüyor ve söyleyebiliyorum ki,
Dünyada dört aydır süregelen bu bilinmez ve tedirgin edici yıkıma karşılık bireysel olarak yapılacaklar çok basit ve belli;
- Yetkililerin tüm uyarılarını dikkate alın.
- Sakin olun ve panik yapmayın.
- Aldığınız bireysel tedbirler öncülüğünde hayatlarınızı durma noktasına getirmeyin.
- Kötü yazılmış senaryolara sonuna kadar kapılmayarak, psikolojinizi koruyun.
- Sadece gerekenleri yapmanız ve gerektiği kadar yapmanız yeterli olacaktır.
Bunların tümünü el birliğince, topluma yayarak yaptığımızda, sürecin sonuna giden yolda zaiyatsız bir şekilde mutlu sona ulaşacağımızı umuyorum.
Kötü haber tellâllarına fırsat vermeden, tıpkı Shakespeare'in sözünde olduğu gibi; kötü haberleri bırakın ve sürecin olması gerektiği şekilde, normal seyrinde devam etmesine izin verin.
Bu dönem bize, hepimize lâzım olan tek şey; biraz dikkat, bolca empati ve kurallara uyarak hayat akışımıza devam etmek olacaktır.
Bunu yapabileceğimizi biliyorum...
Sağlıkla ve esen kalın.