Sanki kocaman bir yük taşıyormuşum gibi omuzlarımda!
Koskocaman...
Artık beni zorlayan bir yük bu.
Yorgunluk,bıkkınlık ve sürekli uyku hali veren...Üstelik zihnime getirdiği karmaşıklık da cabası! Belki de bu yüklerin aylar süren varlığıdır sadece omuzlarımın değil, ruhumun da çökmesinin sebebi.
Son günlerde her sabah aynaya bakıyorum; yüzüme...Mimiklerime, gözlerime...Hepsi de zebil ziyanlar; yorgun,fersiz, uykusuz...Umutsuz demeye dilim varmıyor! Ya da keyifsiz ve mutsuz demeye... Yakıştıramıyorum kendime bunları.
Bir gün,
İki gün...
Üç ve dördüncü günlerde de bir umuttur bakıyorum her sabah aynı aynaya. Ama nafile!
Aynı gözlerde hep aynı bakış,hep aynı donukluk...
Daha önce gözlerimde hiç görmediğim aynı üzgünlükle neden olduğunu bilmediğim durgunluk...Parlamıyor bile gözlerimin içi!
Eskiden olduğu gibi ışıldamıyor bir türlü...
Aynı aynada her sabah arıyorum kendimi; yeniden, bir kez daha arıyorum...Bulamıyorum, göremiyorum eski beni! Bu aralar aynadaki aksimi beğenemiyorum bir türlü. Ya da yeni beni, olduğum şimdiki beni beğenmiyorum.
Yorgun bakan yeşil gözlerimi beğenmiyorum. Gözlerimin altına çöreklenip kalmış olan mor halkaları da beğenmiyorum.
Arıyorum eski BEN'İ...İçimdeki çocuğun koşup oynadığı, zıpladığı, küçük, minik,ucuz ve basit şeylere güldüğü, gülebildiği eski BEN' i özlüyorum...
Yüklerini denize bırakmış, hafif ve özgür ruhlu kendimi özlüyorum. Sararmış, beti benzi atmış, ne olacağı belirsiz endişelerle dolu olan yüz ifademden çok uzakta kalan al yanaklarımın her sabah aynadaki halini görmeyi özlüyorum.
Bir süredir kendimi arıyorum aynalarda...Eski yüz ifademdeki mutlu beni, renkli beni, gülümseyen ve tasasız beni...
Daha hayatıma dün girmiş olan insanların bana verdiği yorgunlukların ve sorumlulukların olmadığı beni arıyorum. Ve her nedense onların benden beklediği sınırsız hoşgörü ve her şekilde kabul görme isteklerinin yormadığı beni arıyorum.
Telaşlardan uzak beni...
Aynada kendimi arıyorum; yüksüz, endişesiz, özgür ve de mutlu...
Esen kalın.