Nicedir güneşin ağımıza düşmesini bekliyorduk!
Doya doya, hatta doymaktan öte yaşadığımız kış mevsiminin soğukluğu ciğerlerimize kadar vurmuş ve gökyüzünün puslu havası enerji alanlarımızı hınca hınç gri renkle doldurmuşken, perdenin ardından odalarımıza süzülen narin ve sıcak güneşin gülen yüzünü kucaklamak, bahar esintisinin yanında vücutlarımızı yalayan güneşin ılık hüzmelerine hapsettiğimiz bir hafta oldu geride bıraktığımız birkaç gün.
Nasılda özlemişiz kendilerini!
Parlayan gökyüzünün altında usul usul yürümeyi, denizin kıyısında kurduğumuz bağdaşın bize sağladığı rahat duruş ile uzun uzun karşı kıyıların hayali ile dolmayı... Ya da gözlerimizi daldırdığımız doğal tablonun eşliğinde bugünün hesabını tatlı tatlı yaparken, yarınlara dair de birkaç fikir attırmayı...Nasıl da özlemişiz baharı ve parlayan semayı...
Koştur koştur yaşadığımız hayatlarımıza güneş sayesinde kısa bir mola vermeyi ne çok özlemişiz...
Meğer ne çok yorulmuşuz kışın katran karası günlerinde. Gripten ve soğuktan kıvrılarak girdiğimiz yorganlarımızın altına nasıl da kitlemişiz Pollyanna düşlerimizi!
Nisan ayına giriş yaptığımız şu günlerde ufak ufak bu duyguları yaşamak kararan ruhlarımıza ışık yaktı resmen.
Güneşe şimdiden kısa bir selam çakmak ve devamının gelmesini beklemek "Hayat güzel" dedirtiyor insana.
Gelecek olan yaz mevsiminde, güneşin ayasından yüreklerinize doğru sımsıcak duyguların akması dileğimle...
Esen kalın.