Her hafta sizinle bu köşede hayatın içinden konular hakkında buluşmak için sözcüklerimi kullanacağım.
Ilk köşe yazımın hazin dolu bir doğal afet felaketi olacağını bilmeksizin, bu konu hakkında yazmak, konuşmak hepinizi olduğu gibi beni de çok üzüyor. Fakat ne yazık ki yaşadığımız ülkenin gerçeği olarak deprem konusunu göz ardı etmemiz ve yokmuş, olmamış gibi davranmamız mümkün değil.
Hepimizin yürekleri yine kan ağladı.
Hepimizin yıllar geçmesine rağmen, bir türlü hafızalarımızda henüz buz tutmamış deprem anıları yerinde dururken, yine böylesine bir felaketle karşılaşmak hayatın acı ve soğuk yüzünü bir kez daha hatırlamamıza sebep oldu.
Yurdun doğusu, batısı ,kuzeyi, güneyi fark etmeksizin aynı oranda etkileniyor, aynı oranda hüzünleniyor ve kabuğumuza çekiliveriyoruz bir anda; istemsiz bir şekilde.
Böyle zamanlarda belki de duaların gücüne daha çok sarılıyoruz, daha çok kenetleniyoruz birbirimize; aynı çatı altında yaşayan kocaman bir aile oluveriyoruz hemen,acımızı hafifletmek için.
Bir daha asla geriye getiremeyeceğimiz canların yanında hiç kalıyor hırslarımız ve "dünya telâşı "diyerek yaptığımız tüm koşuşturmacalarımız.
Hepsinin boş ve anlamsız olduğunu kavrıyoruz afet dönemlerinde.
Ve kendiliğinden şu kelimeler dökülüveriyor dillerimizden ; " Allah aynı acıları bir daha yaşatmasın".
Aynı temenniyle, haftaya hayatın içinden umut dolu bir yazıyla buluşmak dileğiyle.