Elimin erdiği, dilimin döndüğü ve sözcüklerimin yettiğince daima doğruları yazmaya gayret ettim. Bu köşeden sizlere seslenirken kişi kayırmadan, cinsiyet ayırmadan bunu yaptım bu güne kadar.
Kimin neye kızacağını ve tepki göstereceğini umursamadan doğruya doğru, yanlışa yanlış dedim.
Birilerine şirin gözükme çabası içerisine girmedim! Ya da birilerine yaranmak derdinde olmadım.Tıpkı az sonra döktüreceğim satırlarda olduğu gibi; dümdüz, yalın ve gerçek olanları yazdım. Hemcinslerim beğensin ya da beğenmesin!
Malumunuz, erkek egemen bir toplumda yaşadığımız hepimizce bilinen bir gerçek. Onlarca yıllık tarihimize rağmen bu işleyiş ve anlayışı bir türlü değiştiremedik. Hele son yıllarda erkek hegamonyasının tavan yaptığı, seviye atladığı, kadının git gide daha da yok sayıldığı bir dönemden geçtiğimiz ortada!
Buna rağmen...
Erkeklerin lehine olan, kocaman bir haksızlık ve sömürünün hüküm sürdüğü bir konuya dem vurmadan geçmek istemedim. Daha önceki dönemlerde de aynı hükümet tarafından masaya yatırılan ancak bir türlü yasalaştırılamayan nafaka konusunun bu ay tekrar görüşülmeye başlanması içime bir parça su serperek umutlarımı yeniden canlandırdı.
İster istemez zihnimden "Hadi bakalım, umarım bu kez yasalaşır" diyerek dilekte bulunmuşluğum bile oldu.
Nafaka konusu mevcut yasalarımızdaki varlığı ile tam bir sömürü sistemidir bence. Erkeği ömür boyu sömürme sistemi!
Kurban olanlar ise bu kez erkek milleti! Nasıl mı? İki kişinin hayatlarını mutlu olmak niyetiyle birleştirdikleri bu kutsal müessese, gün gelip de işler tersine dönüp yeni rotalar çizilmeye başlandığında tam bir kabus olabiliyor erkekler için!
Kadınların "evlenmek kadar ayrılmak da doğaldır" inanışını, "hayatını garanti altına alma" yöntemine dönüştürdükleri ve erkekler için tam bir handikap olan, geriye kalan hayatlarını büsbütün bloke eden nihai karar!
2-3 senelik evliliklerin bitiminde bile erkeğin ömür boyu ödeyeceği kocaman bir vebal! Hele bir de arada çocuk varsa! İşte o zaman erkek milletinin yandığının resmidir!
Garibim erkekler çaresizce ömür boyu ödeyecek o nafakayı! Çocuk kazık kadar olsa da bu kez eski eş tarafından yapılan sömürü sistemi başka şekilde devam edecek ve erkek yine de ödeyecek o nafakayı! Bundan kurtuluşları yok! Çünkü yasalar ayrılan eşlerde kadını bu şekilde koruma altına aldığını düşünüyor!
Nadiren de olsa birkaç onurlu kadın çıkıp da; "Hayat müşterek, çocuk senin çocuğunsa benim de çocuğum. Madem yollarımızı ayırıyoruz, o halde ben de bundan böyle başımın çaresine bakmalı ve sensiz ayaklarımın üzerinde durmayı öğrenmeliyim" diyor. Demesine diyor ancak bunu sadece pek az onurlu kadın yapıyor ve söylüyor. Geriye kalan çoğunluk mu? Onlar -hele bir de çocuk varsa- ayrıldığı eski eşini yan gelip yatarak nasıl daha çok sömürebileceğinin hesabını yapıyor.
Oh ne âlâ memleket!
Elin tutuyor, kolun tutuyor, kafan çalışıyor olsa bile oturduğun yerden, hayata gram katkı yapmadan yaşamak...
Her 8 Mart' ta kadınlarımızın eline pankartları alarak "Kadınlara Eşitlik, Biz Eşitiz" diyerek attıkları nutuklar iş nafakaya geldiğinde toz olup uçuyor nedense!
Hani eşitlik! Madem eşitiz de peki o halde, elinize pankart alacak kadar savunucusu olduğunuz eşitlik ilkesini iş nafaka almaya geldiğinde niye yok sayıyorsunuz, o vakit geldiğinde niye mağduru oynuyorsunuz ey kadınlar! Yoksa çalışmak ve üretmek zorunuza mı gidiyor? Bu zorunuza gidiyor da artık sizden çıkmış birinin ömür boyu size bakacak olması ağırınıza gitmiyor mu? Sizinle aynı masayı, aynı yatağı ve aynı evi paylaşmayan birini ne hak ve gerekçeyle ömür boyu söğüşlüyorsunuz? Ve hatta o kişinin kuracak olan yaşamını da hangi hak ile zapturapt altına almaya kalkıyor ve sırf beleş ve daha rahat yaşamak düşüncesiyle başka biriyle gönül bağı kurmanıza rağmen, eski eşten koparacağınız nafakanın derdine, yeni ilişkinizde işi resmiyete niye dökmüyorsunuz?
Hangi onur, hangi vicdan size bu hakkı verir?
Sizden ayrılan, boşandığınız erkeklerin yakasından düşün artık! Yeni kuracakları hayatlara saygı göstermeyi öğrenin artık! Ve hatta mümkünse sizler de yeni hayatlar kurun; alacağınız nafakayı hesaba katmadan! Ortak olan çocuklarınızı bu uğurda piyade gibi kullanmadan!
Kendinize biraz saygınız olsun! Erkek egemen bir toplumda yaşamak istemiyorsanız, "Kadın ve Erkek Eşittir!" pankartlarını senenin bir gününde ellerinizde değil, yüreklerinizde taşıyın! Taşıyın ki bir adamla yollarınızı ayırdığınızda, sudan çıkmış balık gibi olup, üç kuruşluk nafakanın peşine düşmeyin!
Biz kadın milletine lazım olan akıl değil, bir parça onur!
Esen kalın.