NOSTALJİ
Nedense tam da bugün, geçen sene bu zamanlar geldi aklıma.
Siz de benim gibi arada bir geçmişe yolculuk yapmayı sevenlerdenseniz, yazımı sonuna kadar okuyun derim.
Kim bilir, belki de benim nostalji yaptığım satırlar nihayete erdiğinde, siz de kendi geçmiş yolculuğunuza doğru şöyle bir uğramak istersiniz.
Nostalji demişken, yıllar öncesine gitmeye niyetim yok. 2019 temmuzuna doğru kulaç atmam yeterli.
2019' un bu günleri...
Hatıramın baş köşesine koronasız yaşamı oturtuyorum. Aslında bence hepimizin geçmiş yolculuğunda ilk sırayı alan konu "korona".
Bu güne baktığımda ise "meğer ne özgür günlermiş o günler " diyorum. Yaz sıcağında takmak zorunda olduğumuz bir maskemiz yoktu mesela. Gelecek olan kurban bayramı için "kısıtlama olacak mı?" sorusu da yoktu. Kalabalıklar arasında "aman buna çarpmayayım, aman ötekine değmeyeyim, aman berikine dokunmayayım" gibi söylemler ise hepimizden çok uzaktı.
Bir sene önce biri bize gün gelip bunları düşünerek yaşayacağımızı söyleseydi sanırım inanmazdık.
Belki pek azımız şunu derdi; " hayat bu, her şey mümkün!"
Velhasıl; nostalji yaptığımız günlerle bu günler arasında bizleri ortak noktada buluşturan tek ve en önemli konu, pandemili yaşam.
Bunun dışında 2019 temmuz ayının bu zamanları yurtdışı hazırlığı telâşındaydım. Bir türlü karar veremediğim Sofya mı Makedonya mı yoksa Yunanistan mı üçlüsü arasında fikren gidip geldiğim ve sonunda peş peşe üç ülkeye de seyahat etmeye karar verip hazırlandığım günlerdi temmuz günleri.
Şimdi ise adını bile anamıyorum yurt dışı seyahatlerinin. Her ne kadar ülke kapıları açılmış olsa da açıkçası ben bırakın ülke ülke gezmeyi, yurt içinde yapılan tatilleri bile doğru bulmuyorum pandemi döneminde.
Zira benim için sağlık her şeyden önemli. Üç beş günlük yapacağım deniz veya buram buram tarih kokan seyahatlere duyduğum özlem bile beni bir yerden alıp başka bir yere götürecek kadar güçlü değil, eğer söz konusu sağlıksa.
Keza sezonun başlamasıyla yeniden hortlayan rakamlar bunun en doğru göstergesi. Benim anlayışıma göre, sanırım bir yaz kimse bir yere tatile gitmezse, gitmediği için ölmez! Hatta tam aksine, belki de gidip de gittiği yerlerde korunamadığı için bu riski taşıyacaklar!
Bu sözlerime bazılarınızın tepki vereceğini, bazılarınızın kızacağını biliyorum. Zira, tarih henüz 1 haziran 2020' yi göstermiş ve kısıtlamaların kaldırılmış olmasıyla birlikte, soluğu güzellik merkezlerinde ( yağ yaktırma işlemleri, botoxlar, selülit erittirmeler vs) alan ve 2020 sezonunun mayolarını bir çırpıda satın alarak, "bunu mutlaka giymeliyim bu yaz" diyen şuurunu yitirmiş pek sevgili hemcinslerimin bu sözlerime kızmaması elbette olanaksız!
Aslında yazı başlığımı NOSTALJİ diye atarken amacım sizlere geçen sene temmuz ayında gittiğim ve yukarıda bahsini geçirdiğim üç ülkenin yerel özellikleriyle birlikte tatil notlarımı aktarmak idi.
Ancak gündemimizdeki gerçekler öylesine önemli ki, doğru dürüst geçmişe yolculuk bile yapmama müsaade etmeden, günün sorunlarında vurgulanması gereken hususlara dönüveriyor yazılarımın içeriği.
Neyse, yine de size sözüm olsun; üç güzel ülke ve onlara dair anılarımı yazmak.
Her nerede olursanız olun, her ne yapıyor olursanız olun sağlığınız daima birinci önceliğiniz olsun sevgili okurlar.
Esen kalın.