Sitenin solunda giydirme reklamı denemesidir
Selin IŞIL
Köşe Yazarı
Selin IŞIL
 

Ok Yaydan Çıktı!

Öyle bir dönemde yaşıyoruz ki, biz kalem işçilerinin köşelerini doldurmak için konu arayışına girmelerine gerek kalmıyor!  Tabii bu bolluğun yanısıra hangi konuya değinmek isteseniz daha sayfaya düşmeden elinizde patlıyor!  Bu mecazi patlamanın sebebi ise gündem haberlerinin her birinin "Al birini vur ötekine!" cinsinden olması. Yüz gülümseten, pembe tablo yaratan bir tane haber yok. Hepsi birbirinden karanlık, hepsi birbirinden üzücü ve boğucu. Yine de gerçeklerden kaçış olmadığı düşüncesiyle payıma düşen gündem konu başlıklarından oluşan haberlerden kısa bir derleme yaptım sizin için.  Öyle çok derine dalmadan! Uzatmadan, kısa kısa ... Bunlardan ilki dövizin önlenemez yükselişi. Şu satırları yazdığım an itibarıyla USD 9.60 TRY, EURO ise 11.18 TRY. Cumhuriyet tarihinin dövizde ulaşmış olduğu en yüksek değerler. Bu, açık ve seçik, düpedüz bir devalüasyondur. Halk ağzıyla yazmam gerekirse, paramızın değer kaybetmesidir. Topluma yansıması ise iğneden ipliğe yağmur gibi gelen ve gelecek olan zamlardır. Neticede, kaçınılmaz olarak zaten var olan ekonomik krizin daha da büyümesidir.  Çözümü ise ülkemize çok yüksek miktarda döviz girişinin olma zorunluluğudur. Bunun başka bir çözüm yolu yoktur!  Bana, "Kısa vadede bu değerleri makul seviyelere düşürecek döviz girdisi olma olasılığı var mıdır?" diye soracak olursanız, cevabım direkt "Hayır" olur.  Yani bu şu demek oluyor; önümüzdeki günler kemerleri daha da sıkmamız gereken ve ekonomik açıdan gerçekten zorlanacağımız günler olacak.  "Kemerde sıkılacak yer mi kaldı ki? dediğinizi duyar gibiyim ama matematiksel değerler ve rakamsal veriler asla yanılmaz! Şayet gereken yapılmazsa ülke insanları olarak darboğaz içinde bir kış dönemi geçireceğimiz aşikar. Her ne kadar ihtiyaçlarını karşılamak için  Almanya'da insanların çaresizce kuyruklar oluşturduğu söylesen de ve her ne kadar Türk insanın refah, bolluk ve bereket içinde yaşadığı söylense de buna istinaden minik bir not düşerek yazımın bu bölümünü kapatmak istiyorum;  Türkiye' de kişi başı milli gelir: 7 bin USD. Almanya'da kişi başı milli gelir: 55 bin USD. Başka sözüm yok! Gelelim az önceki döviz bazlı yazımın diğer versiyonuna... İşsizlik... Ülke olarak belimizi büken ve aslında yukarıdaki satırlarımın sonuçlarından biri olan konu bu. Yani, ekonomik kriz kaynaklı sebepler ve sonuçları.  Ocak 2021' den bu yana on binlerce esnafımız kepenk indirdi. Hem de borç harç içinde. Bu on binleri sadece on binler olarak düşünmeyin. Zira bu insanların aileleri ve belki de yanlarında çalışarak geçimini sağlayanlar ve hatta onların da ailelerini hesap ederseniz, çaresizce  dımdızlık ortada kalan yüzbinlerce insana tekabül ettiğini fark edeceksinizdir.  İşsiz kalan onca insan...Aşsız, susuz, ekmeksiz... Kaçı, nerede, ne kadarlık iş bulur çalışır...Ya da ülkede son dönemde hangi sanayi kalkınma planı var ki, kaç tane yeni açılan fabrika, iş yeri var ki bunca insanı istihdam edesiniz?  Ama neyse ki insani ihtiyaçlarımızı karşılamak için kuyruğa girmek zorunda kalmadığımız müreffeh bir ülkede yaşıyoruz!  Böyle olmasaydı kaygılanmam için pek çok sebebim olurdu!  Yine de siz siz olun Kasım ve Aralık ayları ve hatta 2022 yılı için mevcut değerlerinizi koruyacak ve ayağınızı yorganınıza göre uzatacak mali planlar yapın kişisel bütçeniz için. Benden söylemesi... Bunların dışında kalan ve yine gündemdeki çarpıcı toplumsal haberlerin üzerine yazmak istediğim diğer konular da sonraki haftalara kalsın.  Zira bel kemiğimiz olan ekonominin kapladığı alan, diğerlerine rötar yaptıracak kadar önemli bir aşamada!  Esen kalın.
Ekleme Tarihi: 23 Ekim 2021 - Cumartesi

Ok Yaydan Çıktı!

Öyle bir dönemde yaşıyoruz ki, biz kalem işçilerinin köşelerini doldurmak için konu arayışına girmelerine gerek kalmıyor! 

Tabii bu bolluğun yanısıra hangi konuya değinmek isteseniz daha sayfaya düşmeden elinizde patlıyor! 

Bu mecazi patlamanın sebebi ise gündem haberlerinin her birinin "Al birini vur ötekine!" cinsinden olması. Yüz gülümseten, pembe tablo yaratan bir tane haber yok. Hepsi birbirinden karanlık, hepsi birbirinden üzücü ve boğucu.

Yine de gerçeklerden kaçış olmadığı düşüncesiyle payıma düşen gündem konu başlıklarından oluşan haberlerden kısa bir derleme yaptım sizin için. 

Öyle çok derine dalmadan! Uzatmadan, kısa kısa ...

Bunlardan ilki dövizin önlenemez yükselişi. Şu satırları yazdığım an itibarıyla USD 9.60 TRY, EURO ise 11.18 TRY. Cumhuriyet tarihinin dövizde ulaşmış olduğu en yüksek değerler. Bu, açık ve seçik, düpedüz bir devalüasyondur. Halk ağzıyla yazmam gerekirse, paramızın değer kaybetmesidir. Topluma yansıması ise iğneden ipliğe yağmur gibi gelen ve gelecek olan zamlardır. Neticede, kaçınılmaz olarak zaten var olan ekonomik krizin daha da büyümesidir. 

Çözümü ise ülkemize çok yüksek miktarda döviz girişinin olma zorunluluğudur. Bunun başka bir çözüm yolu yoktur! 

Bana, "Kısa vadede bu değerleri makul seviyelere düşürecek döviz girdisi olma olasılığı var mıdır?" diye soracak olursanız, cevabım direkt "Hayır" olur. 

Yani bu şu demek oluyor; önümüzdeki günler kemerleri daha da sıkmamız gereken ve ekonomik açıdan gerçekten zorlanacağımız günler olacak. 

"Kemerde sıkılacak yer mi kaldı ki? dediğinizi duyar gibiyim ama matematiksel değerler ve rakamsal veriler asla yanılmaz! Şayet gereken yapılmazsa ülke insanları olarak darboğaz içinde bir kış dönemi geçireceğimiz aşikar.

Her ne kadar ihtiyaçlarını karşılamak için  Almanya'da insanların çaresizce kuyruklar oluşturduğu söylesen de ve her ne kadar Türk insanın refah, bolluk ve bereket içinde yaşadığı söylense de buna istinaden minik bir not düşerek yazımın bu bölümünü kapatmak istiyorum; 
Türkiye' de kişi başı milli gelir: 7 bin USD.
Almanya'da kişi başı milli gelir: 55 bin USD.
Başka sözüm yok!

Gelelim az önceki döviz bazlı yazımın diğer versiyonuna...
İşsizlik...
Ülke olarak belimizi büken ve aslında yukarıdaki satırlarımın sonuçlarından biri olan konu bu. Yani, ekonomik kriz kaynaklı sebepler ve sonuçları. 

Ocak 2021' den bu yana on binlerce esnafımız kepenk indirdi. Hem de borç harç içinde. Bu on binleri sadece on binler olarak düşünmeyin. Zira bu insanların aileleri ve belki de yanlarında çalışarak geçimini sağlayanlar ve hatta onların da ailelerini hesap ederseniz, çaresizce  dımdızlık ortada kalan yüzbinlerce insana tekabül ettiğini fark edeceksinizdir. 

İşsiz kalan onca insan...Aşsız, susuz, ekmeksiz...

Kaçı, nerede, ne kadarlık iş bulur çalışır...Ya da ülkede son dönemde hangi sanayi kalkınma planı var ki, kaç tane yeni açılan fabrika, iş yeri var ki bunca insanı istihdam edesiniz? 

Ama neyse ki insani ihtiyaçlarımızı karşılamak için kuyruğa girmek zorunda kalmadığımız müreffeh bir ülkede yaşıyoruz! 

Böyle olmasaydı kaygılanmam için pek çok sebebim olurdu! 

Yine de siz siz olun Kasım ve Aralık ayları ve hatta 2022 yılı için mevcut değerlerinizi koruyacak ve ayağınızı yorganınıza göre uzatacak mali planlar yapın kişisel bütçeniz için. Benden söylemesi...

Bunların dışında kalan ve yine gündemdeki çarpıcı toplumsal haberlerin üzerine yazmak istediğim diğer konular da sonraki haftalara kalsın. 

Zira bel kemiğimiz olan ekonominin kapladığı alan, diğerlerine rötar yaptıracak kadar önemli bir aşamada! 

Esen kalın.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve korfezmanset.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Diğer Yazıları

10
Kasım
17
Ekim
09
Ekim
19
Eylül
05
Eylül
31
Temmuz
19
Temmuz
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.